Tebliğname : 2011/203690Yargıtay Dairesi : 1. Ceza DairesiMahkemesi : BANDIRMA Ağır CezaGünü : 02.02.2011Sayısı : 3-13.Kasten öldürme suçundan sanık B. T.'nın 5237 sayılı TCY'nın 81/1 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında aynı Yasanın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin, Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.05.2008 gün ve 44-120 sayılı resen temyize tabi olan hükmün, sanık müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından da temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.12.2010 gün ve 5393-7662 sayı ile;“…2-a) Ortaya konulan delillerin tartışılması aşamasında sözün sırasıyla, katılan veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine verilmesi gerektiği halde, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını sunmasından ve sanık müdafii ile sanığın esas hakkındaki savunmasının alınmasından sonra katılan vekilinin davanın esasıyla ilgili beyanları alınmak suretiyle CYY'nın 216/1. maddesine aykırı davranılması,b) İddianamede ve esas hakkındaki mütalaada, sanık hakkında 5237 sayılı TCY'nın 29. maddesinin uygulanması istenmiş olmakla, bu maddenin uygulanmaması sanık aleyhine olduğu halde bu yönden sanığa veya savunmanına ek savunma hakkı verilmeyerek CYY'nın 226. maddesine aykırı hareket edilmesi,c) Soruşturma aşamasında dinlenen tanıklar H.T. ve M. T.’nın mahkemece dinlenilmesi gerektiği düşünülmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması” isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Bozmadan sonra yapılan yargılamada, 06.01.2011 günlü duruşmaya hazırlık tutanağının 5 numaralı ara kararında “Sanığa hakkında TCK'nun 29. maddesinin uygulanmama ihtimali ile CYY'nın 226. maddesi gereği ek savunma hakkı verilmesine”, 6 numaralı ara kararında ise, “Tanıklar H.T. ve M..T..'nın davanın tutuklu olması nedeniyle zorla getirilmelerine” karar veren ve tanık H. T.'nın talimatla ifadesinin alınması için Karşıyaka Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine 06.01.2011 tarihinde müzekkere yazan Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince 02.02.2011 gün ve 3-13 sayı ile direnilerek ilk hükümdeki gibi karar verilmiştir.Re’sen temyize tabi olan bu hükmün sanık müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 24.06.2011 gün ve 203690 sayılı “bozma” istemli tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;1-Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını sunmasından ve sanık ile müdafiinin esas hakkındaki savunmasının alınmasından sonra katılan vekiline söz verilmesinin 5271 sayılı CYY'nın 216/1. maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının,2- İddianamede ve Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde 5237 sayılı TCY'nın 29. maddesinin uygulanması talep edilmiş olması halinde anılan maddenin uygulanmayacağı konusunda sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesinin gerekip gerekmediğinin,3- Soruşturma aşamasında dinlenen tanıklar H.T. ve M. T.'nın yargılama aşamasında dinlenilmemiş olmasının eksik soruşturma olarak kabulünün gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle Özel Dairenin (b) ve (c) bentlerinde gösterilen bozma nedenlerine eylemli olarak uyan yerel mahkemenin sonradan bu kararından dönerek önceki hüküm gibi karar vermesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.İncelenen dosya içeriğinden;Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada, bozma kararının gereğini yerine getirmek üzere, 06.01.2011 günlü duruşmaya hazırlık tutanağının 5 numaralı ara kararında; “Sanığa hakkında TCK'nun 29. maddesinin uygulanmama ihtimali ile CYY'nın 226. maddesi gereği ek savunma hakkı verilmesine”, 6 numaralı ara kararında ise; “Tanıklar H.T.ve M.T..'nın davanın tutuklu olması nedeniyle zorla getirilmelerine” karar verildiği, 6 numaralı ara karar gereği tanık H.T..'nın talimatla ifadesinin alınması için Karşıyaka Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine 06.01.2011 tarihinde müzekkere yazıldığı, böylece Özel Daire kararına eylemli olarak uyulduğu, ancak 02.02.2011 tarihli oturumda, ilk hükümde bozma kararında dinlenmesi istenilen tanıkların neden dinlenilmediğine ilişkin gerekçenin açıklandığı, ayrıca sanık lehine 5237 sayılı TCY'nın 29. maddesinin uygulanmama nedenlerinin de belirtmiş olduğundan bahisle bu konuda ek savunma verilmesi gerekmediği gerekçesi ile ara kararlardan vazgeçilerek önceki gibi hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Ceza Genel Kurulu’nun 17.04.2007 gün 325-100 ve 19.04.2011 gün 20-59 sayılı kararları ile yerleşik uygulamasına göre, uyma kararı, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz.Diğer taraftan, 5271 sayılı CYY'nın delillerin tartışılması başlıklı 216. maddesinin birinci fıkrasının; “(1) Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir” şeklindeki hükmü ile, yargılama sırasında ortaya konulan delillerin tartışılmasında davanın taraflarına hangi sıra ile söz verileceği hususu düzenlenmiş olup, fıkranın açık düzenlemesi gereği tartışmada son sözün sanık ve müdafiine verilmesinde savunma hakkının kullanılması açısından yasal zorunluluk bulunmaktadır.Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;İddia makamının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği 25.04.2008 günlü duruşma ile bu görüşünü tekrarladığı 16.05.2008 günlü duruşmada sanık ve müdafiine esas hakkındaki savunmasının sorulmasından sonra katılan vekiline esas hakkındaki görüşünün sorulması suretiyle 5271 sayılı CYY'nın 216/1. maddesindeki sıralamaya aykırı uygulama yapılması usul ve yasaya aykırı olup, direnme hükmünde isabet bulunmamaktadır.Bu itibarla, Özel Daire bozma ilamının b ve c bentlerine eylemli olarak uyduktan sonra dönülemez nitelikteki bu karardan dönerek ilk hükümdeki gibi karar veren ve CYY’nın 216/1. maddesindeki sıralamaya aykırı uygulama yapan yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 02.02.2011 gün ve 3-13 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2011 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteğe uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.