Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 242 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12 - Esas Yıl 2011





Bankaya gönderilen haciz ihbarnamesine karşı bankanın hacze konu olan para üzerinde rehin hakkının bulunduğunu ileri sürmesi istih-kak iddiası anlamındadır. Buna göre uyuşmazlık icra mahkemesinde çözümlenmelidir.*Y. HGK. E:2011/12-849 K:2012/242 T:28.03.2012(…. Somut olayda icra dairesi tarafından borçlunun bankadaki mev-duatının haczi için 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi üzerine, 3.kişi bankanın bu haciz ihbarına karşı rehin hakkı olduğunu ileri sürme-si istihkak iddiası niteliğindedir. Bu durumda icra müdürünün İİK’nin99. maddesindeki kurallara göre işlem yapması gerekirken paranın bankadan istenmesi yasaya aykırı olup, mahkemece şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.”)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldüİstek,üçüncü kişinin istihkak iddiasına dayalı şikayete ilişkindir.Şikayetçi üçüncü (3.) kişi banka vekili, karşı taraf/takip alacaklısının dosyada taraf olmayan borçluya karşı yaptığı takipte müvekkili bankaya tebliğ edilen birinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği, borçlu ile şikayetçibanka arasında imzalanan sözleşmeler gereği hesaplar üzerinde rehin hakkı bulunduğundanrehnin sona ermesinden sonra haciz işleneceğinin bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından Konya 4. İcra Mü-dürlüğü’nün 2009/4236 esas sayılı dosyasından sıra cetveli yapılabilmesi için mevcut paranın ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, verilen cevapta şikayetçi bankanın rehin hakkı mevcut iken paranın istenmesinin mümkün olmadığının bildirilmesi aksi halde cebri icranın tatbik olunacağı şeklinde yazı yazıldığı, müvekkili ile borçlu arasında düzenlenenkredi sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca, “müşterinin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin ve hapis hakkı”nın bulunduğu, iddiasıyla şikayete konu işlemin iptalini istemiştir.Karşı taraf/alacaklı vekili,borçlunun tasarruf edebileceği hesaplarındaki paralar üzerine doğrudan doğruya haciz konulabileceği, bankanın ancak mülkiyet hakkını sınırlayan hak ve alacağı bulunduğu takdirde bu hak ve alacaklarını ileri sürebileceği savunmasıyla, isteğin reddini talep etmiştir.Yerel Mahkemece,borçlu kişisel mevduat hesabı üzerinde her zaman tasarruf edebileceğinden bu tür hesaplardaki paranın İİK’nin 89. madde-sinde tanımlanan borçlunun üçüncü (3.) kişilerdeki hak ve alacağı kapsamında olmadığı, bunlara doğrudan doğruya haciz konularak icra dosyasına intikalinin istenebileceği, ayrıca bankanın henüz vadesi gelmemiş alacaklar için hesaptaki paranın icra dosyasına gönderilmemesinin yasal bir dayanağının da bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.Şikayetçi üçüncü kişi Banka vekilinin temyizi üzerine, karar,Özel Daireceyukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile bozulmuştur.Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararını şikayetçi vekili temyiz etmektedir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelenuyuşmazlık; borçlunun bankadaki mevduatının haczi için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nın 89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi ve üçüncü (3.) kişi bankanın bu haciz ihbarına karşı rehin hakkı olduğunu ileri sürmesi üzerine icra müdürlüğü tarafından hesaptaki paranın icra dosyasına istenilmesinin mümkün olup olmadığı, diğer bir deyişle üçüncü(3.) kişi bankanın bu talebinin nitelikçe istihkak iddiası niteliğinde olup, olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle, konuyla ilgili kavram,kurum ve yasal düzenlemelere değinilmesinde yarar vardır:Genel anlamıyla rehin;alacaklının alacağını teminata bağlamak için borçlunun veya üçüncü kişinin mal varlığı üzerinde kurulan sınırlı bir ayni haktır.Hapis hakkı ise;Türk Medeni Kanunu’nun 950. maddesinde hükme bağlanmış olup borçlunun taşınır mallarına ve kıymetli evrakına onun onamıyla zilyed bulunan alacaklının muaccel olan ve bu eşya ve evrakla doğal bir bağlantısı bulunan alacağının teminatı olarak alıkoyma ve paraya çevirme yetkisi veren bir ayni haktır.İleride doğabilecek bir alacağın güvenceye bağlanmasıiçin ipotek kurulabileceği kabul edilmişse de taşınır rehininde böyle bir hüküm bulunmamakta; öğretide ileride doğacak ve koşula bağlı alacaklarında taşınır rehini ile güvence altına alınabileceği ileri sürülmektedir.(M.Edip Doğrusöz, Ali Haydar Karahacıoğlu, MehmetAltın, Türk Hukukunda Rehin, Ankara1996, s:12)2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nın 23. maddesinde;“Bu kanunun tatbikinde: (ipotek)tabiri ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar, üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerine rehin muamelelerini, (Değişik fıkra: 17.07.2003 – 4949 S.K./5.md.)(Taşınır rehni)tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medeni Kanunu’nun 940. maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri, Sadece (Rehin) tabiri, (İpotek) ve (Taşınır rehni) tabirlerine giren bütün taşınır ve taşınmaz rehinlerini ihtiva eder.”Hükmü yer almaktadır.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nın 950.maddesinde; “ala-caklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıy-metli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibariyle bu eşyanın alacakile bağlantısı bulunması halinde, borç ödeninceye kadarhapsedebileceği,zilyetlik ve alacak ticari ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılacağı, alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olacağı ve 955. maddesinde ise senede bağlanmış olan veya olmayan alacakların rehni için sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve senede bağlı alacaklarda senedin teslim edilmesi gerekeceği” hükme bağlanmıştır.Esasenrehin hakkıbanka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşme-de de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürülebileceğinin kabulü gerekir. (HGK’nın 21.09.2011 gün ve 2011/17-513-549 E., K. sayılı ilamı)Öte yandan; şikayetçi ile dosyada taraf olmayan borçlu arasında düzenlenen 03.06.2003 tarihlisözleşmenin 6.maddesinde“müşterinin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin ve hapis hakkının bulunduğu” düzenlemesi yer almaktadır.Diğer taraftan,İİK’nin 89/4.maddesine göre; “üçüncü şahıs,haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse,alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338.maddenin 1. fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.”Somut olaya gelince; Karşı taraf/takip alacaklısının dosyada taraf olmayan borçluya karşı yaptığı takip sırasında şikayetçi bankaya birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği, banka tarafından haciz ihbarnamesine borçlu ile şikayetçi banka arasında imzalanan sözleşmeler gereği hesaplar üzerinde rehin hakkı bulunduğu ileri sürülerek itiraz edildiği; bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından Konya 4. İcra Müdürlüğü’nün 2009/4236 esas sayılı dosyasından sıra cetveli yapılabilmesi için mevcut paranın ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, şikayetçi banka tarafından rehin hakkı mevcut iken paranın istenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğünce paranın üç (3) gün içinde icra müdürlüğüne gönderilmesi aksi halde cebri icranın tatbik olunacağının ihtar edilmesiyle de eldeki şikayet yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.Yukarıda da açıklandığı üzere,rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir.Bu nedenle; üçüncü (3.) kişi şikayetçi bankanın gönderilen 1.haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine karşı taraf/alacaklının, üçüncü (3.) kişi bankanın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerekir.Yerel Mahkemece, şikayetçinin talebinin özünde istihkak iddiası niteliğinde olduğu göz ardı edilerek açıklanan gerekler de yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.SONUÇ : Şikayetçi üçüncü kişi banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı(BOZULMASINA)28.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.