Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2389 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20901 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair ... 2. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili, davacının altınları ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazın çalışarak elde ettiği birikimleri ile de ... ada ... parsel ... nolu bağımsız bölümün edinilmesine katkıda bulunduğu iddiası ile dava konusu taşınmazlar nedeniyle 100.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, dava konusu ... ada ... parselin babası tarafından alındığı, dava konusu ... ada ... parsel 1 nolu bağımsız bölümün kooperatif yoluyla edinildiği, taşınmazların edinilmesinde katkısı bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının taşınmazların alımında ve kooperatif ödemelerinde katkısı bulunduğunu kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının aşağıdaki 2. bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2. Davacının ... ada ... parsel 1 nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazları gelince;Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi' nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m.170). TKM' de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK m. 544, TBK m. 646).Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, ... tarihinde evlenmiş,... tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu ... ada ... parseldeki 1 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 04.11.1999 tarihinde kooperatif üyelik devir sözleşmesi ile satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece, dava konusu ... ada ... parsel 1 nolu bağımsız bölümün ... tarihinde kooperatif üyelik devir sözleşmesi ile kaooperetif hissesinin davalı tarafından devralındığı, 27.01.2001 tarihinde üyelik hakkı karşılığı olan bağımsız bölümün fiilen davalıya teslim edildiği, 23.12.2003 tarihinde ferdileşme ile birlikte bağımsız bölüm tapu kaydının davalı adına oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Davacı kadının 05.02.1991 yılında yün ticareti faaliyeti ile ilgili esanaflığa başladığı başladığı, 11.12.1992 yılından iş değişlikliği yaparak esnaflık faaliyetini düzenli olarak devam ettirdiği toplanan delillerle sabittir. Kooperatif yoluyla edinilen taşınmazın edinildiği tarih ve öncesinde tarafların her ikisi de çalıştığına göre; davacının bu taşınmazın edinilmesinde katkısının bulunduğunun kabulü gerekir. Bu amaçla, mahkemece, yukarda açıklanan Dairemiz, ilke ve uygulamaları gözönünde tutularak malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmeye çalışılmalı, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilmelidir. Veri yetersizliği nedeniyle, davacının katkı oranı bu şekilde belirlenemediği takdirde; davacının katkısı sabit görüldüğünden, TMK'nun 4 ve TBK'nun 50. maddeler uyarınca hakim tarafından hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmelidir. Daha sonra, açıklanan şekilde belirlenecek katkı oranının; alacak talebine konu malın dava tarihi itibariyle tespit edilecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılması suretiyle davacının katkı payı alacak miktarı hesaplanmalıdır. Mahkemece açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılması gerekirken; delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu kooperatif yoluyla edilen ... nolu parsel yönünden de talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve 4,00 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.