Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2370 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14617 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar dahili davacılar ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ölünceye kadar bakım akdine aykırılık nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, kayden maliki olduğu 18 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakım akti ile davalı oğluna temlik ettiğini, ancak davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı, bakım görevini yerine getirdiğini fakat davacının son yıllarda kızlarının yanına gitmesi sebebiyle bakım yükümlülüğünün ifasının kesintiye uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “...dosya kapsamından bakım borçlusunun akitle üstlendiği yükümlülüğü yerine getirme arzusunda bulunduğu, ancak bu yükümlülüğünü davacı bakım alacaklısının tutum ve davranışlarından ötürü yerine getiremediği, davalıya atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, keza anılan bu hususun Mahkemenin de kabulünde olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak Borçlar Kanunu'nun 517/son (6098 Sayılı Yasanın 617/son )maddesi hükmüne göre yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuş ancak, davacının bozma ilamından sonra 19.10.2012 tarihinde ölmesi nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; Daire bozma kararına uyulmakla, yararına bozulan taraf bakımından usulî kazanılmış hak oluşacağı; öte yandan, davacının dava tarihinden ölene kadarki süre için belirlenecek irat alacağının davacının mamelekinde bir artış sağlayacağı ve bunun da mirasçılara geçecek haklardan olduğu kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca, dava tarihinden davacının ölüm tarihine kadarki dönem için uygun bir irada hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Dahili davacılar ... ve ...'nın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.