YİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Kastamonu 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/10/2014NUMARASI : 2014/226-2014/241DAVACI : ŞİKAYETÇİ :Şükran KayaDAVALI : ALACAKLI :Fatih Uysal Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 26/03/2015 tarih, 2014/32905 Esas - 2015/7249 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Şerife Ayyıldız tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi vekilinin, müvekkilinin icra dosyasında belirtildiği gibi icra kefili olmadığını, okuma yazma bilmediğini, hiç bir imza kullanmadığını ve icra kefaletindeki imzanın şikayetçiye ait olmadığını ileri sürerek, bilirkişi incelemesi yapılarak icra kefili olarak hakkında icranın durdurulmasına karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Üçüncü kişilerin, icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olması, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaleti doğar. İcra kefaletleri, müteselsil kefalet hükmünde olup icra kefaletinin şekli hakkında ise, İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından kefalet tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 584. maddesi hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekir.TBK'nun 583. maddesine göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır." Kefalet sözleşmelerinin geçerliliği için öngörülen bu şekil şartları icra kefaletleri hakkında da uygulanır. Ancak ve sadece usulüne uygun olarak verilen icra kefaletleri ilam hükmünde belge sayılacağından TBK'nun 583 ve 584. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmış olması zorunludur. Anılan maddeler koşullarında yapılmayan icra kefaletinin ilam niteliğini taşıdığı düşünülemeyeceği gibi böyle bir belge esas alınarak ilamlı icraya ilişkin İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin uygulanmasına ve icra kefili hakkında işlem yapılmasına da imkan bulunmamaktadır.İlamlı icra takibinde, kambiyo takipleri için öngörülen imzaya itiraza ilişkin İİK'nun 168/ 4 ve 170. maddelerine benzer bir düzenlemeye yer verilmediğinden; icra tutanağında geçen kefalet imzasının borçluya ait olup olmadığı hakkında icra mahkemesince imza incelemesi yapılamaz. Bu husus, mahkemenin de kabulündedir. Ancak, borçlunun şikayet dilekçesi kapsamı itibarı ile “icra kefili olmadığı” hakkında da iddiada bulunduğundan, icra kefaletinin şekil ve şartlarını taşıyıp taşımadığının irdelenmesi zorunludur.O halde mahkemece, TBK'nun 583 ve 584. maddeleri hükümlerine uygun olarak icra kefaleti verilip verilmediği, kefaletin anılan maddelerde belirtilen şartları taşıyıp taşımadığı incelenerek bu koşulları taşımadığının tespit edilmesi halinde şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsiz ve mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşılmakla şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.03.2015 tarih, 2014/32905 E., 2015/7249 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.