Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.06.2009 gün ve 2008/83 E. 2009/276 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılardan R. Doğugil ve Z.Teke vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 03.05.2010 gün ve 2009/11708 E. 2010/6677 K. sayılı ilamı ile;(…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;1-Dava konusu taşınmazın imar parseli, emsal taşınmazın ise kadastro parseli olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazın somut emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerine düzenlemeye karşılık bir ilave yapılması doğru ise de, yapılacak ilavenin dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi görürken uğradığı zayiat oranı olan %30'a tekabül edecek miktarda yapılması gerekir.Buna göre; hükme esas bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan 1.262.68 TL/m² bedeline %30'a tekabül eden 378.80 TL ilave yapıldığında m² bedelinin 1.641.48 TL olarak tespit edilmesi gerekirken yanlış hesap yöntemi ile daha yüksek m² bedeli tespit edilmiş olması,2-Davaya konu taşınmazın tapu kaydında bulunan ışık hakkı şerhinin değerine etkisinin incelenmemiş olması,3-Davaya konu taşınmazın tapu kaydında mevcut olan ipotek şerhlerinin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmaması,Doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemine ilişkindir.Davacı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili dava dilekçesinde özetle, davalıların müşterek maliklerinden olduğu 7346 ada 5 parsel numarası ile tapuda kayıtlı taşınmazın, imar planında arkeoloji ve tarih parkı olarak belirlenmiş bulunması nedeniyle Belediye Encümenince kamulaştırılmasına karar verildiğini, taşınmaz malikleri ile yapılan görüşmeler sonucunda maliklerden davalılar ile anlaşma sağlanamadığından bu durumun anlaşmazlık zaptı ile belirlendiği ve dava açma zarureti doğduğunu beyanla, kamulaştırılmasına karar verilen dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazın tapu kaydının idare adına tescilini talep etmiştir.Davalılar vekilleri sözlü beyanlarında, kamulaştırma bedelinin mahkeme tarafından tespit edilmesini istemişlerdir.Yerel mahkemece, ikinci bilirkişi raporu esas alınarak, dava konusu taşınmazın imar parseli olduğu ve %30 düzenleme ortaklık payı uygulaması ile m2 fiyatı 1623,45 TL kabul edilerek, belirlenen bu değer uyarınca davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ile davalılardan R. Doğugil ve Z. Teke vekilinin temyizleri üzerine, Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece, bozma kararının (1) numaralı bendinin hesap hatasına dayandığı gerekçesiyle bozma ilamına karşı kısmen direnilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili, bozma ilamının (1) numaralı bendine karşı verilen direnme kararını temyiz etmiştir.Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların imar parseli, emsal taşınmazın ise kadastro parseli olması nedeniyle; dava konusu taşınmazların emsal mukayesesi sonucu bulunan değerine, %30 İmar Düzenleme Ortaklık Payına (DOP) tekabül edecek miktarda zayiat oranı ilave edilmesi sonucu belirlenmesi gereken metrekare bedelinin ne olması gerektiği, buna göre mahkemece fazla bedele hükmedilip hükmedilmediği noktasında toplanmaktadır.Dosya içerisinde mevcut belgelerin incelenmesinde, 12.06.2008 tarihli fen bilirkişi raporunda: 7346 ada 5 parselin ilk geldisi olan 385 ada 100 parsel, 134 m2 alanlı dört dükkan ve bir ev vasfı ile kayıtlı iken 26.05.1987 tarihli Encümen Kararı, Kadastro Müdürlüğünün değişiklik beyannamesi ile 8 m2 bedelsiz yola terk edilerek 126 m2 alanlı olarak 11.6.1987 tarihinde tescil edildiği, 126 m2 alanlı 385 ada 100 parselden düzenleme ortaklık payı alınmadan parselasyon planı yapılarak, 10.07.1992 tarihinde arsa ve yapının sınırlarında değişiklik yapılmadan 126 m2 alanlı 7346 ada 5 parsel ve cinsi arsa olarak tescil edildiği, dava konusu yerden herhangi bir ortaklık düzenleme payı alınmadığı ve geldisi olan 385 ada 100 parselden sahibinin istemi ile bedelsiz olarak kamuya terk edildiği belirtilmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın kamulaştırma değeri belirlenirken “emsal taşınmazın kadastral, dava konusu taşınmazın imar parseli olduğu, dava konusu taşınmazdan imar uygulaması sırasında %30 oranında düzenleme ortaklık payı düşüldüğünün” kabulü ile hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.Mevcut belgeler arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla celbedilen belediye yazısının incelenmesinde ise, dava konusu 7346 ada 5 parselin, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesine göre uygulanan ve 10.07.1992 tarihinde tescil edilen 729 nolu imar uygulaması sonucu oluştuğu, anılan parselin kadastral geldisi olan 385 ada 100 nolu parselden düzenleme ortaklık payı alınmadığı belirtilmiştir.Görüldüğü üzere, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın esasını teşkil eden %30 oranındaki DOP uygulamasının somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmamakta olup, Özel Daire’nin %30 DOP hesabına ilişkin bozma gerekçesinin dosyadaki delillerle örtüşmediği görülmüş; kararın açıkça maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.Bilindiği üzere usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır (Kuru, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü- İstanbul-2001, cilt 5, sayfa 4771 vd.).Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulu'nun 15.03.1972 gün ve 1968/1-277 E. 1972/176 K.; 01.03.1995 gün ve 1995/7-641 E. 1995/117 K.; 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010 E. 2002/1 K. ile 12.07.2006 gün ve 2006/4-519 E. 2006/527 K. sayılı kararlarında da aynen kabul edilmiştir.Öte yandan, belediye tarafından dava konusu taşınmazdan DOP kesilmediği bildirilmiş ise de, fen bilirkişi raporunda 8 m2’lik kısmın bedelsiz olarak yola terk edildiğinin bildirilmesi nedeniyle dava konusu taşınmazın imar parseline dönüştüğü anlaşıldığından, düzenleme ortaklık payı oranı belirlenirken, bedelsiz olarak yola terk edilen bu kısmın oranının esas alınması gerekmektedir.O halde, mahkemece, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ve imar uygulamalarını gösterir şekilde celbi ve imar parseline dönüşmesi sırasında yola terk edilen kısmın da açık olarak belirlenmesi suretiyle düzenleme ortaklık payı oranının belirlenmesi ve bu belirlenen oran uyarınca alınacak bilirkişi raporu ile birlikte tüm deliller değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçeyle 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.