Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2302 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6574 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İstanbul 10. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/03/2014NUMARASI : 2013/499-2014/123Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, mevcut deliller taktir edilerek karar verilmiş olmasına, taktirde bir isabetsizlik bulunmamasına, göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin, kira alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili dava dilekçesinden taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre yıllık peşin ödenmesi gereken 36300 TL 2012 yılı kira bedelinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine haksız itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı kira sözleşmesini fesh ettiğini ancak anahtar tesliminden imtina edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Dava da dayanılan ve hükme esas alınan 1/10/2010 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede, kira 30.000 TL olan yıllık kira parasının peşin ödeneceği ve her yıl %10 oranında artırılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin ve eki şartnamenin bu maddeleri geçerli olup tarafları bağlar. Davalı anahtarın tesliminden imtina edildiğini savunmuş anahtar teslim edilmemiştir. Bu durumda davacının kabulü doğrultusunda kiralananın 13.07.2012 tarihinde tahliye edildiğinin kabulü gerekir. Nitekim mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır.Davalı kiracı, kira süresi sona ermeden, kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek, kiralananı tahliye ettiğinden, kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Buna karşın davacının da, kendi üzerine düşeni yapması, kiralananın yeniden kiraya verilebilmesi için gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi, Borçlar Kanunu’nun 98. maddesinin yollaması ile aynı kanunun 44. maddesi hükmü gereğidir. Bu durumda davacının zararı, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Mahkemece, mahallinde keşif yapılıp, uzman bilirkişi aracılığıyla, kiralananın cinsi, özellikleri, konumu, bu nitelikte bir taşınmaza o bölgede duyulan ihtiyacın derecesi ve somut olaya özgü başka diğer özellikler çerçevesinde, kiralayanın gereken çabayı göstermesi halinde kiralananı aynı koşullarla yeniden hangi süre içerisinde kiraya verebileceği, eşsöyleyişle, aynı koşullarla yeniden kiralama için gereken makul sürenin ne olduğu, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla saptanmalıdır. Bundan sonra, HUMK. 74. maddesi hükmü gereğince davacının talebi de göz önüne alınarak, bilirkişi tarafından bulunan makul sürenin anahtar teslim tarihine eklenmesiyle ulaşılacak tarih belirlenmeli, eğer bu tarih, sözleşmedeki kira süresinin bitiminden öncesine ilişkin ise, bu süreyle, sözleşme süresinin bitiminden sonraki bir tarihe ulaşılıyorsa, sözleşmenin bitim tarihine kadar geçen dönem için kiracının kira parasından sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmeli, bu çerçevede davalı kiracının sorumluluğu belirlenmesi gerekirken mahkemece resen makül sürenin belirlenerek hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda, (2) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün kira alacağına ilişkin olarak BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 05/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.