Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 230 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 352 - Esas Yıl 2015





Tebliğname: 2015/116299Günü : 05.02.2015Sayısı : 334-78Hırsızlık suçundan sanığın, 5237 sayılı TCK'nun 141/1, 143/1, 31/3, 62/1 ve 51/1. maddeleri uyarınca yedi ay yirmiüç gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.12.2009 gün ve 10-591 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 11.02.2013 gün ve 18355-2484 sayı ile;"Sanığın yüklenen suçu işlemediğine ilişkin savunmalarının aksine, tanığın görgüye dayanmayan suç atma niteliğindeki soyut iddiaları dışında hükümlülüğüne yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 05.02.2015 gün ve 334-78 sayı ile, önceki hükmünde direnmiştir.Hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2015 gün, 116299 sayı ve "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın hırsızlık eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle ilk hükmünde direnilmesine karar veren yerel mahkemenin, hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.İncelenen dosya kapsamından;Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada ilk hükümde direnilmesine karar verilmesine rağmen, bununla yetinilip yeni bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, CMK'nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hal CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 308/1. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 489-12 sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında aynı sonuca ulaşılmıştır.Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;Mahalli mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK'nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme kararının hüküm fıkrası bulunmaması usulü eksikliği nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.02.2015 gün ve 334-78 sayılı direnme kararının, hüküm fıkrası bulunmaması usulü eksikliği nedeniyle BOZULMASINA,2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.