Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2297 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26953 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ....... Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkNitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar .... .., ... ..., ... .... müdafiileri, sanık ........... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Katılan .... ..'in kardeşi ......'a ait aracın satışı için vekalet alıp gazeteye ilan verdiği, sanık ..... .....'nin kendisini .... ..... olarak tanıtıp araca talip olduğu ve adına İstanbul Büyükçekmece Noterliğinden vekaletname çıkartılarak Ankara'ya gelip buluştuklarında, arabayı beğendiğini belirtip hem aracı hem vekaletnameyi inceledikten sonra alım satım sözleşmesi imzaladıkları ve bir yakının cenazesi çıktığı bahanesi ile ayrıldığı, bunun üzerine katılanın arabayı nasıl olsa satılacak düşüncesiyle tanık ... ....ün evinin önüne park ettiği, sanık ......'ın noterlikteki vekaletnameden bir suret çıkarttırarak aracı sanık ... ....'e satış yaptığı, sanık ....'nin muvazalı olarak sanık .........'a verdiği senede istinaden hakkında icra takibi yapılıp suça konu aracın icra kanalıyla park yerinden alındığı, sanık .....'nin icra müdürlüğüne borcunu ödendiği beyanıyla yediemindeki suça konu aracı alıp tasarrufuna geçirdiği olayda, nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, alt soyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Kanuna aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, "53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.