Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2274 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11182 - Esas Yıl 2013





20. Hukuk Dairesi 2013/11182 E. , 2014/2274 K.KAZANDIRICI ZAMAN AŞIMI ZİLYETLİĞİ TAPUSUZ TAŞINMAZIN TESCİLİBİLİRKİŞİ RAPORUNA AYKIRI KARAR VERİLMESİTÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 713KADASTRO KANUNU (3402) Madde 14KADASTRO KANUNU (3402) Madde 17HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 266 "İçtihat Metni"Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği M... S... Mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, taşınmazın 2/B sahasında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 22.9.1969 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 23.05.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 2/B sahasında kaldığı, bu nedenle zilyedlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosyadaki delillere uygun düşmemektedir. Dosyada bulunan 14.12.2012 tarihli orman bilirkişi raporunda, taşınmazın kesinleşmiş tahdit sınırları dışında kaldığı gibi 2/B poligonunun da dışında olduğu açıklanmış olup, taşınmazın tahdit haritası ve 2/B haritasındaki konumu denetime elverişli şekilde gösterilmiştir. Diğer taraftan, 1963-1983 ve 1995 tarihli memleket haritaları ile 1953 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarında da taşınmazın orman sayılmayan açık alanda kaldığı görülmektedir. Ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazın imar-ihyasının tamamlandığı, 30-35 yıldan beri kullanıldığı, üzerinde en büyüğü 20 yaşında olan yüze yakın meyve ağacının bulunduğu bildirilmiş, keşif sırasında taşınmaz başında dinlenen yerelbilirkişi ve tanıklar ise, taşınmazın davacının babasından kaldığı, zilyedlik süresinin 50 yılı aşkın olduğunu bildirmişlerdir. Belirtilen bu olgular karşısında, taşınmaz üzerinde davacı yararına Medenî Kanunun 713 ve Kadastro Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen zilyedlikle edinme koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkemece; uygulamaya dayalı orman bilirkişi raporunda taşınmazın tahdit sınırları ve 2/B alanı dışında kaldığı belirlenmesine rağmen, hâkimin subjektif görüşüne dayalı değerlendirme ile taşınmaz 2/B sahasında kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. HMK'nun 266. maddesinde öngörüldüğü üzere mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Özel uzmanlık gerektiren bir konuda hâkim, bilirkişi raporuna aykırı düşecek şekilde kendi görüşüyle karar veremez. Belirtilen nedenlerle, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş tahdit ve 2/B sınırları dışında kaldığı ve davacı yararına zilyedlik koşulları oluştuğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillere ve kanunlara uymayan gerekçe ile reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı H.. U.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/02/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.