Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2257 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26155 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkDolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın, temyiz dışı sanıklar ..... ve ......’in yetkilisi olduğu ........................ San. Tic. Ltd. şirketi adına kendisini akrabası K.. K.. olarak tanıtıp mal alıp ...... adına imzalı 28.156,44 TL ve 30.436 TL’lik iki çek verdiği sonrasında da ..........’e çekin çalındığına dair dilekçe yazdırıp bankaya verip çeki ödemediği olayda temyiz dışı sanık şirket sahibi ........'in kendi adına olan suça konu çekleri kendisinin imzaladığını kabul etmediği ve çeklerin araştırılmamış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması amacına yönelik olarak; sanık ve temyiz dışı sanıklar ....... ve ..........'in yazı ve imza örnekleri alınarak çekler üzerindeki yazıların bu şahısların eli ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu aldırılması, çeklerin tespiti bakımından söz konusu çekler mahkeme heyeti tarafından incelenmesi, özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerektiği gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,Kabule göre de;Sanığın eyleminin çeklerin çalınmamasına rağmen bankaya çalıntı talimatı vererek ödenmemesini sağlamak mı yoksa sahte isim ile kendinin tanıtarak çek verip mal almak mı olduğunun gerekçeli kararda tam olarak belirlenmesi gerektiği halde, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nın 34/1, 230 maddeleri ile 1412 sayılı CMUK'un 308/7 maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay'ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği halde, sanığın eyleminin tam olarak ne olduğu belirlenmeden yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak CMUK'nın 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 01/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.