Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2230 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26913 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVACILAR : BORÇLULAR :..., ...Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Takip alacaklısı ..., borçlular ... ve ... hakkında 31.05.2013 vadeli senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatmıştır. Borçlular vekili, dayanak bononun arazi satış ve devrine ilişkin olarak taraflar arasında yapılan protokol gereğince düzenlenerek alacaklıya verildiğini, ancak alacaklının sattığı taşınmazın devrini yapmadığını, bu nedenle bononun karşılıksız kaldığını ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuştur.Takibe konu bononun alacaklısının lehdar, borçluların ise keşideci ve avalist konumunda oldukları, taraflarca varlığı inkar edilmeyen ve bir sureti borçlu tarafça mahkemeye ibraz edilen tarih taşımayan belgede alacaklı ve keşideci borçlunun taraf olduğu; “........ ili ... ilçesi ...Köyü ... deresindeki ..bölme no’lu ve.. bölme no’lu yerler ile ilgili projenin ortağı olan ... %50 hissesini ...’a 20.000 TL. peşin elden nakit olarak 31.03.2013 tarih ve 31.05.2013 tarihli 20.000 TL.lik 2 adet senet karşılığı devretmiştir. Kabul beyan ve taahhüt ederiz.” sözlerinin yazılı olduğu görülmektedir.Alacaklı vekili de verdiği cevapta; arazinin mülkiyetinin...'ne ait olduğunu, bu yerlerin ağaçlandırma projesiyle 49 yıllığına müvekkili ve... tarafından kiralandığını, alacaklının hissesini davacı ...'a devretmek üzere kendisi ile anlaştığını, ancak, devrin doğrudan yapılamadığını, önce hissesini mevcut diğer ortak olan....'e devretmesi yani hisselerin tek elde toplanması, daha sonra da hisseleri elinde bulunduracak olan .... tarafından davacının ortak alınmasının prosedür gereği olduğunu, müvekkilinin bu prosedüre uygun olarak hissesini ...'a devredebilmek için mevcut ortak....'e devrettiğini ve ... ile anlaştığını, borçlu ...’un bu arada peşinatı ve ilk senedi ödediğini, ancak mevcut ortak...’in son anda hisseyi davacıya devretmekten kaçındığını…” savunmuştur. Alacaklı vekilinin bu beyanları karşısında, anılan bononun taraflar arasındaki arazi devrine ilişkin sözleşme gereğince ve sözleşmeden doğan borcun ödenmesi için verildiği, sözleşmenin iki tarafa edimler yüklediği, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmıştır.O halde, mahkemece; taraflarca kararlaştırılan iki tarafa borç yükleyen sözleşme kapsamında verildiği sabit ve tartışmasız olan bonodan kaynaklanan alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin, varlık ve miktarının yargılamaya muhtaç olduğu dikkate alınarak, İİK’nun 170/a-2 maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ :Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.