Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.10.2010 gün ve 334 E., 820 K. sayılı kararın incelenmesi davalı D.. K.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.03.2012 gün ve 2011/8732 E., 2012/6821 K. sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun;“Vekâletnamenin İbrazı” başlıklı 76.maddesinde:“(1) Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır.(2) Kamu kurum ve kuruluşlarının avukatlarına, yetkili amirleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip verilmiş olan temsil belgeleri de geçerli olup, ayrıca noterce onaylanmasına gerek yoktur.”“Vekâletnamesiz Dava Açılması Ve İşlem Yapılması” başlıklı 77. maddesinde:“(1) Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.(2) Vekâletnamesiz işlem yapmasına izin verilen ancak haklı bir sebep olmaksızın süresi içinde vekâletname ibraz etmeyen avukat, celse harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkûm edilir. Bunu kötü niyetle yapan avukat aleyhine, ceza ve disiplin soruşturması açılmasını sağlamak üzere, Cumhuriyet başsavcılığına ve vekilin bağlı olduğu baro başkanlığına durum yazıyla bildirilir.(3) Bir tarafın avukat tutmak istemesi sebebiyle, yargılama hiçbir şekilde başka bir güne bırakılamaz.(4) Avukatın istifa etmesi, azledilmesi veya dosyayı incelememiş olması sebebiyle yargılama başka bir güne bırakılamaz. Ancak, dosyanın incelenmemiş olması geçerli bir özre dayanıyorsa, hâkim bir defaya mahsus olmak üzere, kısa bir süre verebilir. Verilen süre sonunda, dosya incelenmemiş olsa bile davaya devam olunur.”hükümleri yer almaktadır.Davacı vekili ilk olarak Beyoğlu 37. Noterliğinin 05.02.2007 gün ve 3369 yevmiye sayılı 31.05.2008 günü mesai saati sonuna kadar geçerli vekâletnameyi, daha sonra da aynı noterlikçe verilmiş 06.11.2007 gün ve 30357 yevmiye sayılı 31.12.2009 günü mesai saati sonuna kadar geçerli vekaletnameyi sunmuştur. Bilahare verilen 19.10.2009 tarihli “yetki belgesi”nde aynı noterliğin 07.05.2008 gün ve 12247 sayılı vekâletnamesinden söz edilmişse de bu vekâletnameye dosyada rastlanılamamıştır. Bu durumda davacı vekilinin yargılamanın sonraki aşamalarına ve direnmeye ilişkin vekâletnamesi ya da usulünce düzenlenmiş yetki belgesinin dosya arasında bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.Bu durumda mahkemece anılan eksikliğin giderilmesi, giderilemediği takdirde bu durumun tutanağa bağlanmasından sonra dosyanın Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesi gerekir.SONUÇ:Yukarıda yazılı noksanlığın tamamlanması için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.