Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.04.2007 gün ve 2006/121 E.-2007/114 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 19.11.2007 gün ve 2007/9558 E.-13721 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, avukat olduğunu, davalıların murisi tarafından düzenlenen vasiyetnamesinin tenkisi hususunda dava açmak üzere davalıların vekilliğini üstlendiğini ve bu hususta sözleşme düzenlendiğini vasiyetnamenin tenkisi hakkında dava açarak layıkıyla görevini devam ettirmesine rağmen davalılar tarafından haksız olarak azledildiğini ileri sürerek fazlası saklı kalmak üzere her bir davalıdan 10.000 YTL. vekalet ücretinin faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.Davalılar, davacının haklı olarak azledildiğini, henüz sonuçlanmayan davadan dolayı vekalet ücretinin istenemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, ücret sözleşmesine konu olan tenkis davasının henüz sonuçlanmadığı, anılan dava sonuçlandığında talepte bulunulabileceği gerekçesiyle henüz koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında düzenlenen tarihsiz sözleşme ile davacının davalıların murisi tarafından tanzim edilen vasiyetnamesinin tenkisi için vekalet görevini üstlendiği, bu sözleşmeye dayanarak 20.5.2000 tarihinde dava açtığı, sözleşme ile tenkis davası sonunda mirasçılara isabet edecek mirasın rayiç değerinin %7'sinin dava kazanıldığında ücret olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı tenkis davası devam ederken davacının 18.10.2005, 24.10.2005-26.10.2005 tarihli azilnamelerle azledildiği anlaşılmakta olup, bu husus taraflarında kabulündedir. Davacı eldeki davada haksız azledildiğini ileri sürerek vekalet ücretini talep etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki davacının vekalet görevi azledildiği tarihte sona ermiş bulunmaktadır. Kendisi istifa etmediği halde, azledilmek suretiyle vekalet görevi sona eren davacı avukatın ücretini talep ve dava etme koşulu da azil tarihinde gerçekleşmiştir. Bu itibarla henüz dava koşulunun gerçekleşmediğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, dava açma koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek davacının vekalet görevinden azledilmesinin haklı nedenlere dayalı olup olmadığı hususunda taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, azlin haklı olmadığının kabul edilmesi halinde sözleşmenin geçerli olup olmadığı da değerlendirilerek sözleşme kapsamında davacının hak kazandığı ücret belirlenmeli, azlin haklı olduğunun veya sözleşmenin geçerli olmadığının belirlenmesi halinde de bu duruma uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönü göz ardı ederek henüz dava açma koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : DavacıHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan avukatlık ücret sözleşmesinin tarihi yoksa da bu vekalete dayalı olarak tenkis davası 2000 yılında açıldığına göre sözleşmenin de engeç 2000 yılında düzenlendiğinin kabulü gerekir. Sözleşmede davanın kazanılması halinde mirasçılara isabet edecek mirasın rayiç değerinin %7'sinin avukatlık ücreti olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Anılan sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanununun 164.maddesinin üçüncü fıkrasında; “İkinci fıkraya göre yapılacak anlaşmalar, dava konusu olan mal, alacak veya hak gibi kıymetlerden bir kısmının aynen avukata ait olacağını ve böylece avukatın taraflardan biri imiş gibi dava konusuna doğrudan doğruya ortaklığını kapsayamaz. Bu gibi ücret sözleşmeleri batıldır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan fıkrada açıklandığı üzere dava konusunun belli bir kısmının avukatlık ücreti olarak ödenmesi şeklinde düzenlenen avukatlık ücret sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edildiğine göre taraflar arasında düzenlenmiş avukatlık sözleşmesi, ücret yönünden geçersizdir.Bu durumda sözleşmenin yapıldığı 2000 yılındaki Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Ücret Sözleşmesine göre hüküm kurulması gerekirken, aksi düşüncelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.’un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27.05.2009 gününde, oybirliğiyle karar verildi.