Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22151 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5985 - Esas Yıl 2013





Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık M.. Y..'ın, olay tarihinden önce V.. Motor isimli iş yerinin sahibi olan tanık E. Ö.. ile adı geçen iş yerinin kendisine devredilmesi hususunda anlaşma yaptığı, ancak sanığın parası olmadığı için devir işleminin yapılmadığı, bu nedenle iş yeri sahibi olan tanık Emine'nin sanığa iş yerinde bulunan motorsikletleri satmamasını, müşteri geldiği zaman kendisine yönlendirmesini söylediği, buna rağmen sanığın söz konusu iş yerini devralmadığı ve motosiklet satmak için de yetkisi olmadığı halde iş yerine motorsiklet satın almak için gelen katılanlarla iki adet motorsikletin satışı için pazarlık yaparak 250'şer TL kaparo aldığı, daha sonra suça konu araçları almak için iş yerine gelen katılanların motorsikleti satan sanığın iş yeri sahibi olmadığını ve motorsiklet satma yetkisinin de bulunmadığını öğrenerek dolandırıldıklarını anladıkları, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle haksız menfaat temin ederek üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan ve tanık ifadesi ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Sanığın, aynı ortamda bulunan katılanlara aynı anda iş yerinin sahibi olduğu izlenimini vererek, suça konu motorsikletleri satıp kapora almak suretiyle haksız menfaat temin etmesi eyleminin, TCK'nın 43/2.maddesi uyarınca zincirleme şeklinde tek dolandırıcılık suçunu oluşturduğu halde, yazılı şekilde katılan sayısınca dolandırıcılık suçundan mahkûmiyet hükmü kurularak sanığa fazla ceza tayini,Kabule göre de;2- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.