Sanıkların resmi evrakta sahtecilik suçundan lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY'nın 342/1 ve 80. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, adli emanette kayıtlı bulunan 3 adet tebligat aslının suçta kullanılmış olması nedeniyle 5237 sayılı TCY'nın 54. maddesi uyarınca müsaderesine ilişkin, Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.03.2006 gün ve 54-111 sayılı hüküm, katılan vekili ile sanık Ü.... A...ve sanıklar A...ve Hakem Z... müdafileri tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 11.05.2010 gün ve 11086-5921 sayı ile;“Emanette kayıtlı üç adet tebligat aslının dosyada delil olarak saklanması yerine, 5237 sayılı TCK'nun 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,Yasaya aykırı ise de; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan hüküm fıkrasından ‘5237 sayılı TCK'nun 54. maddesi uyarınca müsaderesine’ ibaresi çıkartılarak yerine ‘dosyada delil olarak saklanmasına’ ibaresinin eklenmesi suretiyle” düzeltilerek onanmıştır.Yargıtay C. Başsavcılığı ise 22.06.2010 gün ve 104289 sayı ile;“Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 11.06.1990 gün ve 1990/6-144-174 sayılı ‘...Maliye Hazinesini davada taraf olmaktan bertaraf etmek amacıyla sahte adrese tebligat çıkartarak sahte mahkeme ilamı aldıkları, ancak bu sahtekarlığı taşınmazın kendilerine ait olduğu sübjektif inancı ile yaptıklarının anlaşılmasına göre haklarında TCK.nun 347. maddesinde düzenlenen hafifletici sebebin uygulanması gerekir’ şeklindeki kararı ve yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14.03.2006 gün ve 2006/6-22-38 sayılı ‘...bu şekilde sanıkların eylem birliği içerisinde Tebligat Yasası hükümlerine aykırı şekilde tebligatlar yapılmasını sağlayıp geçersiz tebligatlara istinaden katılan Hikmet’in gıyabında görülen dava sonucu sahte tenfiz ve tanıma ilamı sağladıkları, ancak sanıkların, katılanın yurtdışında ikamet etmesi ve tebligat işlemlerinin uzun zaman alacağı düşüncesi ile ileride verilecek olan tenfiz ve tanıma kararını, daha kısa bir sürede alma düşüncesiyle bu yola başvurdukları, dolayısıyla sahih bir keyfiyetin esbabı subitiyesini tedarik amacı ile fiili gerçekleştirdikleri saptanmakla...’ şeklindeki kararı ile bu karara atıf yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 15.12.2009 gün ve 2007/1190-2009/15846 E.-K. sayılı kararı da göz önünde bulundurarak, davaya ilişkin dosyadaki delil ve belgeleri ele aldığımızda;Katılan F...P...'nın ‘yargılamaya konu 20.07.1998 düzenleme, 25.07.1998 vade tarihli ve 1.000,00 TL bedelli senetteki imzanın kendisine ait olmadığından’ bahisle 01.10.2001 tarihinde Karaman Kapalı Cezaevi Müdürlüğü kanalıyla verdiği şikayet dilekçesi üzerine Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2001/(22)-36378 no'su üzerinden yürütülen soruşturma sonunda 10.06.2002 tarihli iddianame ile olayımızın da sanıklarından olan senet lehdarı Ü... A...hakkında ‘resmi belgede sahtecilik’ suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması talebiyle Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açıldığı, katılanın Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2002/327 Esas no'su üzerinden yürütülen bu davada 26.12.2002 tarihli celseye kadar bu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği ve bu davanın 26.12.2002 gün ve 2002/447 sayılı beraet karar ile sonuçlandığı, buna rağmen katılanın itiraza konu yargılama konusu olaya ilişkin olarak 2. kez verdiği 28.05.2003 tarihli dilekçesi ile Cumhuriyet savcısına verdiği 14.07.2003 tarihli beyanında dahi ‘söz konusu senedin sahte tanzim edildiğini’ iddia ettiği ve bu iddiasını 14.04.2004 tarihli celsedeki beyanına kadar sürdürdüğü anlaşılmaktadır.Bu durum, belirtilen içtihatlar ve yargılama konusu olaya ilişkin davanın iddianamesindeki kapsam ile suç tarihlerinin 01.08.2001, 19.10.2001 ve 21.11.2001 olması hususlarına göre, sanıkların eylemleri 765 sayılı TCK'nun 347. maddesinde düzenlenen ‘sahih bir keyfiyetin esbabı subitiyesini tedarik amacı ile gerçekleştirdiklerinin’ kabulünün gerekeceği değerlendirilmekle, Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin bu konudaki aksi kabulünün hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ve kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi talebinde bulun¬muştur.Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eyleminin 765 sayılı TCY'nın 347. maddesinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmadığının tespiti ile belirtilen suçu oluşturduğunun kabülü halinde ise dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya içeriğine göre;20.07.1998 düzenleme tarihli bir milyar liralık senedin, 25.07.1998 ödeme tarihli olduğu, senedin alacaklısının Ü... A..., borçlusunun Y... P... ve kefilinin ise F... P... olduğu, senette borçlu ve kefil imzalarının eksiksiz bulunduğu,Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2001/7964 sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı Ü... A....vekili Avukat A....Z...'ın, borçlu F....P...hakkında 12.07.2001 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunduğu, ör: 163 nolu ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın önce Cumhuriyet Mh. ....Sk. No: ...ya çıkartıldığı, tebligatın bilatebliğ iadesi üzerine bu kez, ......Mh. 200 Sk. No:.../A adresine çıkartıldığı, ödeme emrinin 01.08.2001 tarihinde “birlikte ehil işçisi Hakim Z....” adı ile alındığı, icra takibinin bu şekilde kesinleştirildiği, icra müdürlüğünce borçlu müşteki adına çıkartılan ör: 103 nolu davet kağıdının bulunduğu tebligatın da yine aynı adrese çıkarıldığı, bu tebligatın da 19.10.2001 tarihinde “birlikte işvereni Hakim Danen” ismi ile alındığı ve borçlu müştekiye ait ..... ....... plaka sayılı aracın 20.09.2001 tarihinde haczinin yapıldığı, icra müdürlüğünce 21.11.2001 tarihinde yapılan ikinci açık artırmada borçlu müştekiye ait aracın satışı yapılarak ihaleyi alacaklı Ü....adına katılan Avukat A....Z....'ın aldığı, ayrıca ....Mh. ...Ada ...Parselde bulunan borçlu müştekiye ait taşınmaz üzerine de haciz şerh'i konulduğu,Katılan F...P....'nın şikayeti üzerine sanık Ü... A... hakkında sahte resmi evrak düzenleme suçundan yapılan yargılama sonucunda Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesince 26.12.2002 gün ve 327-447 sayı ile, suça konu senetteki borçlu imzasının Y.... P..., kefil imzasının ise katılan F...P...ya ait olduğunun bizzat yargılama aşamasında ifadesine başvurulan katılan tarafından kabulü üzerine sanık Ü... A...'ın unsurları oluşmayan suçtan beraatına karar verildiği,Dosya içerisinde bulunan Kira sözleşmesine göre, ör: 163 nolu ödeme emri ve ör: 103 nolu davet kağıdının tebliğ edildiği ...Mh. 200 Sk. No:..../A adresinde bulunan kasap dükkanının sanık Hakem Z.....'ın babası ve sanık A...Z....'ın da kayınpederi olan S...Z.... tarafından 01.04.2001 tarihinde kiralanarak kullanılmaya başlandığı,Adana Kriminal Polis Laboratuarında başkomiser olarak görevli bilirkişi tarafından düzenlenen 07.01.2004 günlü bilirkişi raporuna göre, inceleme konusu 04275 numaralı, 19.10.2001 tebliğ tarihli tebliğ mazbatasında Hakim D...ve 6490 numaralı, 01.08.2001 tebliğ tarihli tebliğ mazbatasında Hakim Z....adına atılı bulunan imzaların Hakem Z....ın elinden çıktığının belirlendiği,Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen 24.11.2004 günlü bilirkişi raporunda da benzer görüşün bildirildiği,Anlaşılmaktadır.Katılan F....P.... aşamalardaki anlatımında özetle; Adana 2. İcra Müdürlüğünün 200l/7964 esas sayılı dosyasında a1eyhine takibe konulan 1 milyar liralık senedi sadece miktar kısmı yazılı olmak üzere borçlu olarak kardeşi Y...'un, kefil olarak da kendisinin imzalayıp borcuna karşılık A...A...isimli kişiye verdiğini, senette tanzim ve vade tarihi ile alacaklı kısmının boş olduğunu, senede konu borcun 750 milyon liralık kısmını elden A....e ödediğini, 250 milyon liralık borcunun kaldığını, A...'in oğlu M...'u kandırarak senedi Ü...'in aldığını ve Avukat A...Z...'a vererek aleyhine icra takibi başlatıldığını, senedi alacaklı olarak dolduran sanık Ümit'in deri tüccarı olup, Avukat A..Z... ve A...nun kasap olan eşi Hakem Z.... ile aynı mahallede oturduklarını ve ailecede görüştüklerini, icra takibinde tebligatların adresine değil de, Avukat A...Z...'ın talep ve bilgisi dahilinde sanık A..'nun eşi olan Hakem Z....'ın kasap dükkanı adres gösterilerek oraya yapılmak suretiyle takibin kesinleştirildiğini, tebligatları sanık Hakem Z...ın, Hakim Z..ve Hakim D.. isimlerini kullanarak aldığını, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtmiş,Sanık Ü...Ac.. aşamalardaki savunmalarında özetle; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, katılanın sahte olduğunu iddia ettiği senet yüzünden ağır ceza mahkeme¬sinde yargılanıp beraat ettiğini, katılanı ve bir kısım arkadaşlarının kendisi gibi bir çok esnafı dolandırdıklarını, daha sonra da haklarında bir çok asılsız iddialar ile şikayetçi olduklarını, ağır ceza mahkemesindeki yargılama aşamasında katılanın senetteki imzanın kendisine ait olduğunu itiraf ettiğini, avukatı vasıtasıyla senedi icraya koydurduğunu, ....Mh. .. Sok.No:.. da babasının ikamet ettiğini, bu adres ile katılanın ilgisinin olmadığını, tebligatın bu adrese yanlışlıkla gönderildiğini, daha sonra yaptığı araştırmalarda katılanın adresini ..Mh. 200 Sok. No:.../A Yüreğir Adana olarak tespit ettiği için bu adrese tebligat çıkarıldığını, tebligatları alan Hakim D...ve Hakim Z...isimli şahısları tanımadığını, kimsenin adresini sahte olarak bildirip, tebligat yaptırmadığını dile getirmiş,Sanık Hakem Z... savunmasında özetle; sanık Ü..A...ile babasının kasap dükkanına uğradığında tanıştığını, Ü... A..'ın katılandan alacaklı olduğunu, elinde bir senet bulunduğunu söylemesi üzerine avukat olan eşi A...Z...'a gönderdiğini, Ü..'in tebligatın geri geldiğini, borçlunun elinde aracı olup kaçırabileceğini söylemesi üzerine, babasının dükkanının adresini Ü...'e verdiğini, bunu avukatına ver ben hallederim dediğini, eşi sanık A... Z..'ın bu adresi babası yeni dükkan açtığı için bilmediğini, yaptığı eylemin suç olduğunu da bilmediğini, isnat edilen suçun resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturmadığını söylemiş,Sanık A..Z.. ise savunmasında özetle; sanık Ü.. A.. adına icra takibi yaptığını, yapılan tebligatın geri döndüğünü, ilanen tebligat yapılacağını müvekkiline söylediğini, ancak müvekkilinin iki gün sonra adres ile geldiğini, Ü... A..'ın eşi Hakem'in de arkadaşı olduğunu, eşinin babasına ait iş yerinin de yeni açılmış olduğunu, bu adresi bilmediğini, bilmeden ve adrese dikkat etmeden bu adrese tebligat çıkarttığını, eşinin de başka isimler ile tebligatı aldığını, eşinin kendisinin bilmesini istemediğinden tebligatı değişik isimler ile aldığını suçsuz olduğunu ifade etmiştir.765 sayılı TCY'nın 347. maddesi; “Bir kimse geçen maddelerde beyan olunan cürümleri kendisi veya başkası için sahih bir keyfiyetin esbabı sübutiyesini tedarik maksadiyle işlemişse resmi evrak sahtekarlığından dolayı bir aydan iki seneye kadar ve resmi olmıyan evrak sahtekarlığından dolayı altı aya kadar hapis cezasına mahkum olur”,5237 sayılı TCY'nın 211. maddesi ise; “(1) Bir hukukî ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi hâlinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir” hükümlerine amir olup, sahtecilik suçlarında (765 sayılı Türk Ceza Yasasının 339, 341, 342, 345. maddeleri ile 5237 sayılı Türk Ceza amacıyla hareket etmiş olması, gerek 765 sayılı TCY’nın 347. maddesinde, gerekse fiil ve Yasasının 204 ve devamı maddeleri) failin gerçek bir durumun kanıtlanmasını sağlamak hükümden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 5237 sayılı TCY’nın 211. maddesinde ortak indirim nedeni olarak kabul edilmiştir. Anılan maddelerin uygulanabilmesi için, failin durumun gerçekliğine ve doğruluğuna inanması, bu inancın makûl ve meşru olması, failin haklı olduğu sübjektif inancı ile hareket etmesi gerekmektedir.Bu bilgi ve belgeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2001/7964 sayılı takip dosyasında, alacaklı sanık Ü... A...vekili sanık Avukat A...Z....'ın, borçlu katılan F... P... hakkında 12.07.2001 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunduğu, ör: 163 nolu ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligatın ilk önce sanık Ü...'in babasına ait evin bulunduğu ..... Mh.....Sk. No:...’ya çıkartıldığı, tebligatın bilatebliğ iadesi üzerine, bu kez sanık Ü...in katılanın adresi olarak sanık A...ya bildirdiği ....Mh. 200 Sk. No:107/A adresine çıkartıldığı, ödeme emrinin 01.08.2001 tarihinde sanık Hakem Z.... tarafından “birlikte ehil işçisi Hakim Z...” adı ile alındığı, icra takibinin bu şekilde kesinleştirildiği, icra müdürlüğünce borçlu olarak katılan adına çıkartılan ör: 103 nolu davet kağıdının bulunduğu tebligatın da yine aynı adrese çıkarıldığı, bu tebligatın da sanık Hakem Z....tarafından 19.10.2001 tarihinde “birlikte işvereni Hakim Danen” ismi ile alındığı ve borçlu katılana ait ........plaka sayılı aracın 20.09.2001 tarihinde haczinin yapıldığı, icra müdürlüğünce 21.11.2001 tarihinde yapılan ikinci açık artırmada borçlu katılana ait aracın satışı yapılarak ihaleyi alacaklı sanık Ü... adına katılan sanık Avukat Arzu Z....'ın aldığı, ayrıca ...Mh. 106 Ada ...Parselde bulunan borçlu katılana ait taşınmaz üzerine de haciz şerh'i konulduğu anlaşılmaktadır.Sanıkların eylem birliği içerisinde Tebligat Yasası hükümlerine aykırı şekilde tebligatlar yapılmasını sağlayıp, geçersiz tebligatlara istinaden katılan F...'in gıyabında yapılmakta olan icra takibinin kesinleşmesini ve buna bağlı olarak katılanın aracının haczini sağladıkları, ancak sanıkların, katılanın bildirdiği adresleri terk etmesi ve adresinin belirlenememesi sonucu alacağın tahsilinin uzun zaman alacağı düşüncesi ile alacağın bir an önce tahsili düşüncesiyle bu yola başvurdukları, dolayısıyla sahih bir keyfiyetin esbabı subitiyesini tedarik amacı ile fiili gerçekleştirdikleri, dolayısıyla sanıkların eyleminin 765 sayılı TCY'nın 342/1. maddesine uyan suçu değil, aynı Yasanın 347. maddesine uyan suçu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.Bu itibarla yerel mahkeme hükmü suç vasfının belirlenmesindeki yanılgı nedeniyle bozulmalıdır. Hal böyle iken Özel Dairece bu hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isabetsizdir.İtiraz nedeni konusunda varılan bu sonuç ve yerel mahkeme hükmünün, itiraz yasa yolu üzerine Ceza Genel Kurulunca belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmiş bulunduğu nazara alındığında, Özel Daire düzeltilerek onama kararı ile kesinleşen ilamın “kesin hüküm” olma özelliği bu nedenle ortadan kalkmış bulunmakla, ortaya çıkan bu yeni durum karşısında dava zamanaşımı yönünden de değerlendirilmesi zorunluluğu doğmuştur. Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılırken, Özel Daire kararının hukuka aykırı görülerek kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün esastan veya usulden bozulması halinde, itirazın kabulü ile dava derdest hale geleceğinden, dava zamanaşımının dolduğunun saptanması durumunda kamu davasının düşmesine de karar verilmesi gerekmektedir. İnceleme konusu yapılan olayda, sanıkların eyle¬mi¬ne ilişkin olarak, zamanaşımı yönünden lehe olan 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca en son eylemin gerçekleştirildiği 21.11.2001 tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımı, dosyanın Ceza Genel Kuruluna intikalinden önce 21.05.2009’da dolmuş bulunmaktadır.Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına, ancak kesintili zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan, sanıklar hakkında açılmış bulunan kamu davasının 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi ise; yerel mahkeme hükmünün doğru olduğu, dolayısıyla itirazın reddi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 11.05.2010 gün ve 11086-5921 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,3- Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.03.2006 gün ve 54-111 sayılı kararının belirtilen yasaya aykırılık nedeniyle BOZULMASINA, suç tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımının dosyanın Ceza Genel Kuruluna intikalinden önce dolmuş olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca sanıklar hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.11.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Ziynet eşyası-belirsiz alacak davası
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
ESAS NO : 2014/13262
KARAR NO : 2015/5108
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MALATYA 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2014
NUMARASI : 2013/626-2014/180
DAVACI :
DAVALI :
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı Da
SANIĞIN DENETİM SÜRESİ İÇİNDE YENİ BİR SUÇ İŞLEMESİ - ZAMANAŞIMI
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
Malların teslimi usulen kanıtlanmadan faturaların davacının kendi defterlerinde kayıtlı olması tek başına malın teslim edildiğinin kanıtı olarak kabul edilemez.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vek
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?