Taraflar arasında görülen davada Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/01/2013 tarih ve 2007/317-2013/31 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi N.. A.. tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortaklarından biri olduğunu, davacının, abisi H. A.'ın 2007 yılı Mart ayında ölümünden sonra, 03/05/2006 tarihinde davalı şirkette sermaye artırımına gidildiğini, ayrıca abisi H. A.'ın hisselerinin bir kısmının eşi K.. A..'a devredildiğini, kendi hissesinin gayri yasal bir şekilde yok edilerek davalı K.. A..'ın ilk eşinden olan oğlu davalı E.. Ö..'in şirket ortağı yapıldığını öğrendiğini, müvekkilinin şirketteki hissesini kesinlikle devretmediğini, şirket ortakları tarafından müvekkili aleyhine yasanın ilgili hükmüne dayanılarak ikame olunan bir dava da bulunmadığını, şirketteki hissesinin devrine ilişkin bir üçüncü şahsa veya ortaklara herhangi bir vekaletname dahi verilmediğini, davalı K.. A..'ın 1993 tarihinden sonra yapılan genel kurul toplantılarını TTK. m. 370'e dayanarak davet hakkındaki yasa ve ana sözleşmeye riayet etmeden gerçekleştirdiğini, müvekkilinin yapılan toplantılardan abisi Hamit Atlıhan'ın vefatından sonra 2007 Mart ayında haberdar olduğunu, bu nedenle önceki yapılan toplantıların yoklukla malul sayılarak iptal edilmesi gerektiğini, usule uyulmadan yapılan toplantılarda alınan kararların da yok hükmünde olduğunu, gayri yasal olarak müvekkilin bilgisi haricinde ortaklıktan çıkarılması nedeni ile alınan tüm kararların iptali gerektiğini, müvekkilinin şirketteki ortaklığının hukuka aykırı bir şekilde ortadan kaldırılması ve pay sahibi olarak davalılardan K.. A..'ın oğlunun hak sahibi gösterilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığının tespitine, müvekkilinin ortaklığının kötüniyetle ve yasal olmayan yollarla ortadan kaldırılması nedeni ile bu tarihten sonraki tarihlerde yapılan genel kurul toplantılarının iptaline ve yok hükmünde sayılmasına, 14/4/2007 tarihinde yapılacak olan genel kurul toplantısının dava sonuna kadar ertelenmesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar P. Tur.Turizm A.Ş, K.. A.., S.. A.. ve E.. Ö.. vekili, H. A.'a ait payların adı geçen kişinin vefatından sonra K.. A.. ile kızı S.. A..'a yasal mirasçı olarak geçtiğini, İ.. A..'ın müteveffa Hamit'in mirasçısı olmadığını, Hamit'e ait paylar ile davacının bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının şirketin ortağı olmasına rağmen 03/05/2006 tarihli genel kurul toplantısına davet edilmediği, şirket kayıtlarında pay sahibi olarak gösterilmediği, ayrıca davacının şirketteki kendi paylarını devrettiğine dair herhangi bir yazılı belge bulunmadığı, davacının hisse devri yapmış olması halinde bu hisse devrinin pay defterine kayıt edilmesinin zorunlu bulunduğu, dolayısıyla bu hususu ispat yükünün davalı şirkette olduğu, ancak davalı şirket tarafından herhangi bir yazılı belge sunulmadığı, şirkete ait defter ve belgelerin ibrazından da ısrarla kaçındığı, TTK'nın emredici hükümlerine aykırılık nedeniyle şirketin 03/05/2006 tarihinde yapılan genel kurulunun yok hükmünde olduğu, 27/12/2006 tarihli hisse devir senedindeki imzanın Hamit Atlıhan'a ait olmadığının savcılık soruşturma dosyasında aldırılan 10/07/2008 tarihli rapor ile de sabit olduğu, Hamit Atlıhan'ın zaten bu hisse devri sözleşmesinden kısa süre sonra 28/02/2007 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçısı olarak eşi davalı K.. A.. ile kızı S.. A..'ın kaldığı, davacıya ait hisselerin ise davacının hisse devir beyanı olmadan, bilgisi ve rızası dışında davalı K.. A..'ın oğlu davalı E.. Ö.. adına kaydedildiği ve bu şekilde davalı Emrah'ın usulsüz bir şekilde şirket ortağı yapıldığı, buna göre davacının, 14/04/2007 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına, herhangi bir hisse devri olmadığı halde ve pay sahibi olmasına rağmen davet edilmediği, toplantının yasal prosedüre uyulmadan gerçekleştirildiği, toplantının % 100 katılımla gerçekleştirildiğinin ve yapıldığının belirtildiği, oysa davacının gerçekte pay sahibi olmasına rağmen şirket kayıtlarında ve bu genel kurul toplantısında pay sahibi değilmiş gibi gösterildiği, bu genel kurula ait hazirun cetvelindeki K.. A..'ın pay miktarının gerçeği yansıtmadığı, zira 27/12/2006 tarihli hisse devir sözleşmesindeki imzanın devreden Hamit Atlıhan'a ait olmadığının uzmanlık raporu ile tespit edildiği, dolayısıyla bu devir senedindeki 31 hissenin K.. A..'a ait olmadığı halde ona ait imiş gibi gösterildiği, bu genel kurulda alınan kararların bu nedenlerle yasalara, ana sözleşmeye ve TMK'nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davacının her iki genel kurul tarihinde ve dava tarihinde şirket ortağı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacı İ.. A..’ın davalı Park-Tur Turizm A.Ş. ortağı olduğunun tespitine, davalı şirketin 03/05/2006 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitine, davalı şirketin 14/04/2007 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının iptaline karar verilmiştir.Kararı, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, mümeyyiz davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2- Ancak, davacı, davalı şirketteki paylarının davalılardan E.. Ö.. tarafından iktisap edilmiş olduğunu iddia ettiğine göre iş bu davada, davalı şirket yanında sadece bu davalıya husumet yöneltilmesi yeterli olup mümeyyiz diğer davalı gerçek kişilere husumet yöneltilmesi yerinde olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.3- Davacının ortak olduğunun tespitine dair karar verildiği halde davacının davalı şirketteki hisse oranı tespit edilmeden yazılı şekilde karar tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.4- Mahkemece, davalı şirketin, 14/04/2007 tarihli genel kurul toplantısının iptaline karar verilmiş ise de, kural olarak genel kurul toplantı çağrısındaki usulsüzlük iptal davası açma hakkı vermekte olup iptal nedenlerinin isbatı gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davacı, şirket ortağı sayılmadığı için kendisine çağrı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacının pay oranı ve genel kurula katılan pay sahiplerinin gerçek pay oranlarının tespiti ile toplantı ve karar nisabının oluşup oluşmadığı, ortada yokluk durumunun mevcut olup olmadığı, ayrıca yokluk durumu söz konusu değilse, iptal sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi, bu çerçevede 14/04/2007 tarihli genel kurulda alınan kararların, yok hükmünde olduğu hüküm altına alınan 03/05/2006 tarihli genel kurulda alınan sermaye artırımına bağlı kararlar olup olmadığının tartışılması, davacının, ortak olduğu halde, hazirun listesinde yer almamasının verilen kararların iptalini gerektirir şekilde nisaba etkisinin bulunup bulunmadığının tartışılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bu nedenle mümeyyiz davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden N.. A..'ya iadesine, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.