Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 05.07.2007 tarih, 11472-13935 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;2) Alacaklı bankanın borçlu aleyhine genel haciz yolu ile başlattığı takibin dayanağı taraflar arasında tanzim edilen kredi kartı sözleşmesidir.Bu sözleşmenin 12. maddesinde "müşteri işbu sözleşmeden doğan borçlarını vadesinde ve tamamen ödemediği veya bu sözleşme hükümlerinden herhangi birini ihlal ettiği takdirde ya da üçüncü şahıslar tarafından hakkında icra takibine başlanması, haciz kararı alınması.... temürrüde düşmüş sayılır. Bu halde, müşteri temerrüde düştüğü tarihten itibaren borcunu bankaya ödeyeceği tarihe kadar geçecek günler için cari kredi faiz oranının %100 oranında arttırılması ile bulunacak oranda temerrüt faizi ve bu faizin fon ve gider vergisini ödemeyi beyan kabul ve taahhüt eder" hükmünü içermektedir.Konuyla ilgili 5464 sayılı Kanun'un 26/2.maddesinde ise aynen; "dönem borcunun bir kısmının ödenmesi halinde kalan hesap bakiyesi üzerinden faiz hesaplanır. Kalan hesap bakiyesine asgari tutar ve üzerinde ödeme yapılması durumunda akdi faiz, asgari tutarın altında ödeme yapılması durumunda ise gecikme faizi uygulanır. Temerrüt hali de dahil olmak üzere, kart uygulamasından doğan borçlarda bileşik faiz uygulanmaz." yasal düzenlemesine yer verilmiştir.Alacaklının yukarıda açıklanan sözleşme ve ilgili madde uyarınca işlemiş ve işleyecek faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. Sadece kart uygulamasından doğan borçta bileşik faiz uygulanamayacağından alacaklı bileşik faiz talep edemez.Mahkemece yukarıda açıklanan yasa maddesi uyarınca faize yönelik itiraz incelenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu yöne ilişkin itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi isabetsizdir.Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 05.07.2007 tarih 2007/11472-13935 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.