Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21567 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24387 - Esas Yıl 2014





T.. E.. ile H.. N.. aralarındaki dava hakkında Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 25.04.2013 tarih ve .... sayılı hükmün Daire'nin 09.09.2014 gün ve 2014/... Esas-2014/... Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı vekili, ... ada ... parsel üzerindeki muhdesat niteliğindeki binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davalının taşınmazdaki payını icradan aldığını,davada hukuki yararın bulunmadığını,evin mülkiyetinin ayrı değerlendirilemeyeceğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemenin, davanın kabulüne ve dava konusu ... ada... parsel üzerindeki teknik bilirkişinin 19.03.2013 tarihli raporunda A harfi ile gösterilen 116,63 m2 miktarındaki binanın davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Mahkemece 10.07.2013 tarihli ek karar ile temyiz süresinde olmadığından temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek kararın da davalı tarafından temyizi süzerine Dairenin 09.09.2014 tarih 2014/... esas 2014/... karar sayılı ilamı ile onama sevkedilmiştir. Davalı vekili tarafından süresinde karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bağşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.-//-Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.Somut olaya gelince; Daire tarafından davalı temyizinin süresinde olduğu belirtilip sehven ek kararın kaldırılmasına ilişkin karar verilmeksizin asıl karara ilişkin temyiz incelemesi yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak asıl kararın incelenmesinde; az yukarıdaki açıklamalar karşısında davanın açıldığı tarihte derdest ortaklığın giderilmesi davası bulunması sebebiyle hukuki yarar bulunmakta ise de hüküm tarihi itibarıyla taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasının 01.03.2012 tarihinde karara bağlandığı ve dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği dikkate alındığında yargılama sırasında bu hukuki yararın ortadan kalktığı ve güncel hukuki yararın kalmadığı anlaşılmaktadır. O halde davanın görülmesinde güncel hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekirken Dairenin 09.09.2014 tarihli ilamı ile onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme sonunda anlaşılmış olup, davalı vekilinin karar düzeltme itirazı bu bakımdan yerinde görülmüştür.SONUÇ: Yerel mahkeme hükmünün az yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken iş yoğunluğu nedeniyle maddi hata sonucu gözden kaçırılarak onandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin yerinde olduğundan kabulü ile Dairenin maddi hataya dayalı 09.09.2014 tarih 2014/9257 esas 2014/... karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Mahalli mahkemenin 2012/... Esas ve 2013/... Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, yasa gereğince aynı mahkeme ilamı ile ilgili bir defadan fazla karar düzeltme isteğinde bulunulamayacağından ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 1.229,30 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.