Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21391 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5521 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/99771MAHKEMESİ : İzmir 26. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 01/10/2010NUMARASI : 2008/378 (E) ve 2010/620 (K)SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanığın kozmetik ürünleri satan şikayetçi ... Kozmetik Ürünleri ve Tic. Ltd. Şirketine 2006 yılı içerisinde üye olduğu ve firma adına satış yaparak komisyon aldığı, ancak 15 müşteri adına yaptığı satışların gerçek olmadığı, bu kişiler adına ayrı ayrı ürün talep ettiği ve irsaliyeli faturaların bu şahıslar adına düzenlendiği ancak sanığın bu şahıslar adına ürünleri teslim formlarıyla teslim aldığı ve ürünlerin bedelini şirkete ödemediği, bu nedenle sanığın özel belgeden sayılan sahte talep formlarını bu şahıslar adına düzenlemek suretiyle özel belgede sahtecilik suçunu işlediği ve bu şekilde aldığı ürünlerin bedelini ödememek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmakla mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halinde zincirleme suç oluşacağından TCK'nın 43.maddesinin uygulanması gerekeceği nazara alınarak; sanığın sahte olarak düzenlediği ürün teslim formlarını müşteki şirkete bir kerede mi? yoksa farklı tarihlerde mi verdiğinin tespitinden sonra dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçları yönünden sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken eksik inceleme ile mahkumiyet kararı verilmesi,Kabule göre, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca hapis cezası ertelenen sanık için, aynı kanunun 53/1-c.maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dolandırıcılık suçu açısından CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.