Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2133 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20506 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, mal rejiminden kaynaklanan alacak davasında tapu iptali ve tescil talebinin reddine, katılma alacağı tahsil talebinin reddine, davacının edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklı 1/2 oranında alacağı bulunduğunun tespitine dair ... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili, dava ve ... tarihli ıslah dilekçesi ve ... tarihli yargılama oturumunda özetle; evlilik birliği içinde satın alınarak ölen eş ... adına tescil edilen tasfiyeye konu ... ada ... parseldeki 5 nolu bağımsız bölüm ile ilgili olarak öncelikle mal rejiminin tasfiyesi ile 1/2 oranında tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini, bu isteğin yerinde görülmemesi durumunda yarı bedeli olan 80.000-TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, TMK'nun 240.maddesindeki hakkını kullanmak istemediklerini bildirmiştir.Davalılar ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur.Diğer davalılar ... ve ...'a temsil kayyımı atanmış olup, kayyım usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi vermemiştir.Mahkemece, tapu iptal-tescil talebinin reddine, terditli olarak talep edilen katılma alacağının tahsiline ilişkin talebin davalı tarafın henüz uhdesinde herhangi bir tahsil gerektirebilecek aktif bulunmadığından reddi ile, inşai hüküm talebinin tespit talebini de içerdiği gerekçesiyle söz konusu gayrimenkul içinde davacı tarafın edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklı 1/2 oranında alacağı bulunduğunun tespitine, ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasında devam eden söz konusu gayrimenkule ilişkin ortaklığın giderilmesi davasında, alınan rapor ve verilen hüküm kapsamında gerekli işlemlerin bilahare yapılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı terditli olarak tapu iptal-tescil, bu mümkün olmadığı takdirde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğinde bulunmuştur. Mahkemece tapu iptal-tescil talebinin reddine karar verilmiş, alacak istemi konusunda ise eda hükmü yerine tespit hükmü.//..kurulmuştur. Tapu iptal-tescil talebinin reddine ilişkin hüküm temyiz edilmemiş, hüküm alacak isteği yönünden temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). Temyiz nedeniyle Daire önüne gelen uyuşmazlık; sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra, kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, kişisel olarak(4721 s.lı TMK 599/2 m) ve müteselsilen (TMK 641 m) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'un mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK'nun 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte birleşmiştir.Taraflarca, mirasçılardan her hangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 s.lı TMK 511 vd. 578 vd. 605 vd m.leri) iddia edilip kanıtlanmamıştır.Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu gözetilerek, mirasçı davalılardan miras payları oranında tahsiline karar verilecek miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak eda davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken kanun hükmü yanlış değerlendirilerek tespit kararı verilmesi de doğru olmamıştır. Diğer yandan, yerel mahkeme kararının verildiği tarih itibariyle tasfiyeye konu bağımsız bölümün belirlenmiş değeri güncelliğini yitirdiğinden önceki bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle talep miktarı da göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.