Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 213 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1400 - Esas Yıl 2012





DAVA :Taraflar arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tuzla İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine, dair verilen 20.07.2010 tarih ve 2009/412 E., 2010/323 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 30.11.2010 gün ve 2010/10399-10399 E., K. sayılı ilamı ile; ( ... Davacı 3.kişi vekili, İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 2009/32830 Esas, Tuzla İcra Müdürlüğünün 2009/4627 Talimat sayılı dosyasından, 21.10.2009 tarihli haciz tutanağının 7-10-14-15-16 ve 17 sırasında kayıtlı gemi yapımında kullanılan malzemenin, davacı tarafından satın alındığı ve borçlu şirketin davacı adına yapacağı gemilerin montaj ve işçiliğini yapması için teslim edildiğini belirterek, İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı alacaklı vekili, dava konusu taşınır malların, borçlu şirkete ait tersanede haczedildiğini, davacı ve borçlu şirket ortakları arasında organik bağın bulunduğunu, sunulan faturalardaki malların ayırt edici özelliği bulunmadığından tek başına ispata yeterli bulunmadığını, tersanede ki tüm malların borçlunun kontrolünde olup, davacı şirketin alacaklılardan mal kaçırma amacı ile paravan şirket olarak kurulduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı borçlu vekili, dava konusu malların, davacı adına inşa edilecek gemiler için, davacı tarafından yatırım teşvik belgesi kapsamında yurt dışından ithal edildiğini ve davacı 3.kişi şirkete ait olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, haczin borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste ve borçlu vekilinin huzurunda yapıldığını, borçlu ve 3.kişi şirket ortakları arasında organik bağ bulunduğu, dava konusu malların davacının ticari defterlerine kaydedilmiş ise de ticari defterlerin usule uygun tutulmadığını, bir kısmının borcun doğumundan sonra işlendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı 3.kişi vekili ile davalı alacaklı vekili ve dahili davalı ( borçlu ) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. 1.Dava konusu haciz 21.10.2009 tarihinde borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste ve borçlu şirket vekilinin huzurunda haczedilmiştir. İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karine aksinin davacı 3.kişi tarafından her türlü delille ispatlanması olanaklıdır. Borç kaynağı 14.01.2008 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilmiş 15.01.2008 tanzim tarihli bonodur. Davacı şirket bu tarihten önce 27.02.2007 tarihinde kurulmuş ve 29.03.2007 tarihinde her türlü gemi inşası ve tadili için yatırım teşvik belgesi almıştır. Bu kapsamda haczedilen taşınır malları yurt dışından ithal ettiğine dair gümrük belgeleri, faturalar ve bu malların alımına ilişkin satıcı firma tarafından düzenlenmiş belgeler sunulmuştur. Davacının, dava konusu malzemelerin kullanacağını belirttiği gemiler 24.01.2008 ve 12.05.2008 tarihlerinde davacı şirket adına, İstanbul Limanının inşa halindeki gemilere mahsus siciline kaydedilmiş ve daha sonra dava dışı Y... Bankasına Öte yandan, davacı haczedilen 28 kalem maldan bir bölümü için istihkak iddiasında bulunması iddianın samimi ve davalının mal kaçırma amacı ile hareket edildiği tezi aksine bir tutumda olduğu ve aynı gün haczedilen haciz tutanağının 25-26 sırasında yer alan 87 ve 88 nolu Gemiler ile ilgili alacaklının itirazı olmaması nedeniyle talep ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği de görülmüştür. Mahkeme gerekçesine alınan, Y... Bankasının Anadolu Yakası Şubesi müzekkere cevabında belirtilen davacıdan borçluya 19.02.2009 tarihinde yapılan 500.000.00 USD para transferinin yanlış işlem olduğu ve aynı gün düzeltildiği banka kayıtları ve cevaplarından anlaşılmıştır. Tüm bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında, davacı 3.kişi şirketin borcun doğumundan önce kurulduğu ve dava konusu malların yine borçtan önce aldığı yatırım teşvik belgesi kapsamında bu belge eki listede de belirtilen mallar olduğu ve karine aksinin ispatlandığının kabulü gerekmiştir. Mahkemece belirtilen gerekçelerle davacı şirketin davasının kabulü gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2.Kabule göre ise, davalı borçlu vekili haciz sırasında ve yargılama aşamasında dava konusu malların davacıya ait olduğunu belirtmiş ve uyuşmazlık yaratmamış olduğundan yasal hasım olmadığı halde, hatalı olarak davaya dahil edilmiş ve açılan davayı da kabul etmiş olduğundan lehine vekalet ücreti takdir edilmesi hatalı olmuştur… ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR :Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Davacı-istihkak iddiasında bulunan 3.kişi vekili, müvekkilinin gemi inşa sektöründe faaliyet gösterdiğini, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün 2009/32830 Esas sayılı dosyasına borçlu Ç… Tekne San. ve Tic. A.Ş. ne ait tersanede haciz yapıldığını, 21.10.2009 tarihli haciz tutanağının -7. sırasında yazılan 5000 Ton Muhtelif Gemi Sacı 10. sırasında yazılan 1 adet MAN Marka Gemi Ana Makinesi P20666-01-11 seri no'lu, 14. sırasında yazılan 1 adet KGS FORS 74 Yelpaze, 15. sırasında yazılan 2 adet Tuvalet Ünitesi, 16. sırasında yazılan 3 adet Kazan - Buhar Kazanı, 17. sırasında yazılan 1800 metre muhtelif paslanmaz çelik boru- kayıtlı malların davacı F… DENİZCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.'ne ait olduğunu, söz konusu malların yatırım teşviki ile satın alındığını belirterek, istihkak iddiasının kabulü ile, haczedilen malların takip dışı davacıya ait olduğunun tespitine, dava konusu mallar üzerindeki hacizlerin fekki ile müvekkile ait haczedilen bu malların takip dışı bırakılmasına, müvekkile teslim ve iadesine, kötü niyetli davalı hakkında haczedilen malların değerinin %15'inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-alacaklı F… A.Ş. vekili, müvekkili Banka ile borçlu Ç… Tekne San. ve Tic. A.Ş. arasında “Genel Kredi Dahili Davalı Ç… Tekne San. ve Tic. A.Ş. vekili, İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 2009/32830 E.sayılı dosyasından verilen haciz talimatı ile Tuzla İcra Müdürlüğü’nün 2009/4627 Talimat sayılı dosyasından yapılan 21.10.2009 günlü haciz sırasında, dava konusu mahcuz malların 3.şahıs davacı F... DENİZCİLİK SANAYİ VE TİCARET AŞ’ne ait olduğunun taraflarınca beyan edildiğini, bu beyanın Haciz Zaptına da geçirildiğini, müvekkili tarafından davacı adına inşa edilen gemiler için ve davacı adına düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi kapsamında büyük kısmı yurt dışından ithal ve tamamı faturalı menkul malların haksız ve yersiz şekilde davalı tarafından haczedildiğini savunmuştur. Mahkemece, haczin borçlu Ç... Tekne A.Ş. adına ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste ve borçlu vekilinin huzurunda yapıldığını, davacı F... Denizcilik San. ve Tic. A.Ş.'nin yönetim kurulu üyelerinden ve yetkililerinden A. Z.'nin aynı zamanda borçlular Ç…Tekne A.Ş., G... A.Ş. ve T… A.Ş.'nin de yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olduğunu, şahsının da borçlu olduğu bu olguların davacı şirket ile borçlunun organik bağ içinde bulunduğunu gösterdiği ve istihkaka konu bazı malların davacı tarafından ticari defterlerine 2008 tarihinde kaydedilmiş ise de TTK 70. maddeye göre kapanış tasdikinin yapılmadığı dolayısı ile davacı lehine delil olmayacağı, bazı malların 2009 tarihli deftere takip konusu senedin tanzim tarihinden sonraki tarihte işlendiğinden ve Y... Bankası Anadolu Yakası Şubesi'ne ait hesapta borçlu Ç… Tekne A.Ş. tarafından davacıya ödeme yapıldığı görüldüğünden dolayı davanın reddine dair verilen karar; Özel Dairece, yukarıda metni aynen yazılı gerekçe ile bozulmuştur. Yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanarak direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili ve dahili davalı vekli temyiz etmiştir. Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üçüncü şahıs-davacı F… Denizcilik San. ve Tic. A.Ş. ile borçlu-dahili davalı Ç…Tekne San ve Tic. A.Ş. arasında “organik bağ” bulunup bulunmadığı, ayrıca davacı şirketin, borçlu şirket adresinde alacaklı tarafından haczedilen davaya konu malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu kanıtlayıp kanıtlayamadığı; burada varılacak sonuca göre davacı şirketin istihkak iddiasının kabul edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce; dahili davalı Ç… Tekne Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin 21.10.2011 tarihli direnme kararını temyiz ettiği dilekçede belirttiği “Şikayet” dosyasının akıbetinin beklenmesinin gerekip gerekmediği hususu, ön sorun olarak tartışılmıştır. Somut olayda, borçlu-dahili davalı ile davalı-alacaklı arasında 14.01.2008 tarihinde “Kredi Kullanım Sözleşmesi”, 15.01.2008 tarihinde ise 27.500.000.USD bedelli Dahili-davalı vekilinin 21.10.2011 tarihli temyiz dilekçesinde; İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/3653 E., 2010/1352 K.sayılı dosyası ile, müvekkili aleyhinde kambiyo yolu ile başlatılan takipte dayanılan senedin teminat amaçlı verildiği, kambiyo senedi niteliğinde olmadığı iddiaları ile takibin iptalini istediklerini; mahkemenin davanın reddine karar verdiğini ancak kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 21.06.2011 gün ve 2010/31441 E., 2011/12749 K.sayılı kararında; “…takip konusu senedin teminat senedi olduğu ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği ve alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğinden itirazın kabulü yerine reddi doğru değildir…” gerekçesi ile kararın bozulduğunu ileri sürerek söz konusu kararların örneklerini dilekçesine eklediği anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ( İİK )’nun 96.maddesinde aynen; “Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir. İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar. Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.” denilmiştir. Haczedilen bir mal üzerinde, ( alacaklı ve borçlu dışındaki ) bir üçüncü kişinin, mülkiyet veya rehin hakkı gibi bir hak sahibi olduğunun ileri sürülmesine, istihkak denir. Görüldüğü üzere, istihkak iddiasını borçlu ileri sürebileceği gibi, üçüncü kişi de, borçlunun elinde haczedilen bir mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi bir hakka sahip olduğunu ileri sürebilir; yani böyle bir hakkı olduğundan bahisle istihkak iddiasında bulunabilir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi, istihkak iddiasının dinlenebilmesi için öncelikle, usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin ve haciz işleminin bulunması gerekmektedir. İstihkak davası devam ederken, dava konusu mal üzerindeki haciz kalkarsa, istihkak davası konusuz kalır. Bu halde, icra mahkemesinin dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Bu durumda, İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan “şikayet” istemi sonucunda eldeki davanın konusu olan mallar üzerindeki haciz işlemi iptal edilebileceğinden, görülmekte olan istihkak davası da konusuz kalacaktır. Mahkemece yapılacak iş, öncelikle söz konusu “şikayet” isteminin sonucunun eldeki dava yönünden bekletici sorun yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararının açıklanan değişik gerekçelerle bozulması gerekir. SONUÇ :Dahili davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ile 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekili ve dahili davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen “Geçici 7.madde” atfıyla aynı Kanun’un 366. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2013 gününde, oybirliğiyle karar verildi.