DAVA :Taraflar
arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Tuzla İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine, dair verilen 20.07.2010
tarih ve 2009/412 E., 2010/323 K. sayılı kararın incelenmesi taraf
vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin
30.11.2010 gün ve 2010/10399-10399 E., K. sayılı ilamı ile; (
... Davacı 3.kişi vekili, İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 2009/32830
Esas, Tuzla İcra Müdürlüğünün 2009/4627 Talimat sayılı dosyasından,
21.10.2009 tarihli haciz tutanağının 7-10-14-15-16 ve 17 sırasında
kayıtlı gemi yapımında kullanılan malzemenin, davacı tarafından satın
alındığı ve borçlu şirketin davacı adına yapacağı gemilerin montaj ve
işçiliğini yapması için teslim edildiğini belirterek, İİK’nun 96 ve
devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan
haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı
alacaklı vekili, dava konusu taşınır malların, borçlu şirkete ait
tersanede haczedildiğini, davacı ve borçlu şirket ortakları arasında
organik bağın bulunduğunu, sunulan faturalardaki malların ayırt edici
özelliği bulunmadığından tek başına ispata yeterli bulunmadığını,
tersanede ki tüm malların borçlunun kontrolünde olup, davacı şirketin
alacaklılardan mal kaçırma amacı ile paravan şirket olarak kurulduğunu
ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı
borçlu vekili, dava konusu malların, davacı adına inşa edilecek gemiler
için, davacı tarafından yatırım teşvik belgesi kapsamında yurt dışından
ithal edildiğini ve davacı 3.kişi şirkete ait olduğunu belirtmiştir. Mahkemece,
haczin borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste ve borçlu
vekilinin huzurunda yapıldığını, borçlu ve 3.kişi şirket ortakları
arasında organik bağ bulunduğu, dava konusu malların davacının ticari
defterlerine kaydedilmiş ise de ticari defterlerin usule uygun
tutulmadığını, bir kısmının borcun doğumundan sonra işlendiğinden
bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı 3.kişi vekili ile
davalı alacaklı vekili ve dahili davalı ( borçlu ) vekili tarafından
temyiz edilmiştir. Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. 1.Dava
konusu haciz 21.10.2009 tarihinde borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ
edildiği adreste ve borçlu şirket vekilinin huzurunda haczedilmiştir.
İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile
davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karine aksinin davacı 3.kişi
tarafından her türlü delille ispatlanması olanaklıdır. Borç
kaynağı 14.01.2008 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilmiş
15.01.2008 tanzim tarihli bonodur. Davacı şirket bu tarihten önce
27.02.2007 tarihinde kurulmuş ve 29.03.2007 tarihinde her türlü gemi
inşası ve tadili için yatırım teşvik belgesi almıştır. Bu kapsamda
haczedilen taşınır malları yurt dışından ithal ettiğine dair gümrük
belgeleri, faturalar ve bu malların alımına ilişkin satıcı firma
tarafından düzenlenmiş belgeler sunulmuştur. Davacının,
dava konusu malzemelerin kullanacağını belirttiği gemiler 24.01.2008 ve
12.05.2008 tarihlerinde davacı şirket adına, İstanbul Limanının inşa
halindeki gemilere mahsus siciline kaydedilmiş ve daha sonra dava dışı
Y... Bankasına Öte
yandan, davacı haczedilen 28 kalem maldan bir bölümü için istihkak
iddiasında bulunması iddianın samimi ve davalının mal kaçırma amacı ile
hareket edildiği tezi aksine bir tutumda olduğu ve aynı gün haczedilen
haciz tutanağının 25-26 sırasında yer alan 87 ve 88 nolu Gemiler ile
ilgili alacaklının itirazı olmaması nedeniyle talep ile hacizlerin
kaldırılmasına karar verildiği de görülmüştür. Mahkeme
gerekçesine alınan, Y... Bankasının Anadolu Yakası Şubesi müzekkere
cevabında belirtilen davacıdan borçluya 19.02.2009 tarihinde yapılan
500.000.00 USD para transferinin yanlış işlem olduğu ve aynı gün
düzeltildiği banka kayıtları ve cevaplarından anlaşılmıştır. Tüm
bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında, davacı 3.kişi şirketin
borcun doğumundan önce kurulduğu ve dava konusu malların yine borçtan
önce aldığı yatırım teşvik belgesi kapsamında bu belge eki listede de
belirtilen mallar olduğu ve karine aksinin ispatlandığının kabulü
gerekmiştir. Mahkemece
belirtilen gerekçelerle davacı şirketin davasının kabulü gerekirken,
aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya
aykırıdır. 2.Kabule göre
ise, davalı borçlu vekili haciz sırasında ve yargılama aşamasında dava
konusu malların davacıya ait olduğunu belirtmiş ve uyuşmazlık yaratmamış
olduğundan yasal hasım olmadığı halde, hatalı olarak davaya dahil
edilmiş ve açılan davayı da kabul etmiş olduğundan lehine vekalet ücreti
takdir edilmesi hatalı olmuştur… ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk
Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR :Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Davacı-istihkak
iddiasında bulunan 3.kişi vekili, müvekkilinin gemi inşa sektöründe
faaliyet gösterdiğini, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün 2009/32830 Esas
sayılı dosyasına borçlu Ç… Tekne San. ve Tic. A.Ş. ne ait tersanede
haciz yapıldığını, 21.10.2009 tarihli haciz tutanağının -7. sırasında
yazılan 5000 Ton Muhtelif Gemi Sacı 10. sırasında yazılan 1 adet MAN
Marka Gemi Ana Makinesi P20666-01-11 seri no'lu, 14. sırasında yazılan 1
adet KGS FORS 74 Yelpaze, 15. sırasında yazılan 2 adet Tuvalet Ünitesi,
16. sırasında yazılan 3 adet Kazan - Buhar Kazanı, 17. sırasında
yazılan 1800 metre muhtelif paslanmaz çelik boru- kayıtlı malların
davacı F… DENİZCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.'ne ait olduğunu, söz konusu
malların yatırım teşviki ile satın alındığını belirterek, istihkak
iddiasının kabulü ile, haczedilen malların takip dışı davacıya ait
olduğunun tespitine, dava konusu mallar üzerindeki hacizlerin fekki ile
müvekkile ait haczedilen bu malların takip dışı bırakılmasına, müvekkile
teslim ve iadesine, kötü niyetli davalı hakkında haczedilen malların
değerinin %15'inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar
verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-alacaklı F… A.Ş. vekili, müvekkili Banka ile borçlu Ç… Tekne San. ve Tic. A.Ş. arasında “Genel Kredi Dahili
Davalı Ç… Tekne San. ve Tic. A.Ş. vekili, İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün
2009/32830 E.sayılı dosyasından verilen haciz talimatı ile Tuzla İcra
Müdürlüğü’nün 2009/4627 Talimat sayılı dosyasından yapılan 21.10.2009
günlü haciz sırasında, dava konusu mahcuz malların 3.şahıs davacı F...
DENİZCİLİK SANAYİ VE TİCARET AŞ’ne ait olduğunun taraflarınca beyan
edildiğini, bu beyanın Haciz Zaptına da geçirildiğini, müvekkili
tarafından davacı adına inşa edilen gemiler için ve davacı adına
düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi kapsamında büyük kısmı yurt dışından
ithal ve tamamı faturalı menkul malların haksız ve yersiz şekilde davalı
tarafından haczedildiğini savunmuştur. Mahkemece,
haczin borçlu Ç... Tekne A.Ş. adına ödeme emrinin tebliğ edildiği
adreste ve borçlu vekilinin huzurunda yapıldığını, davacı F...
Denizcilik San. ve Tic. A.Ş.'nin yönetim kurulu üyelerinden ve
yetkililerinden A. Z.'nin aynı zamanda borçlular Ç…Tekne A.Ş., G... A.Ş.
ve T… A.Ş.'nin de yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi olduğunu, şahsının
da borçlu olduğu bu olguların davacı şirket ile borçlunun organik bağ
içinde bulunduğunu gösterdiği ve istihkaka konu bazı malların davacı
tarafından ticari defterlerine 2008 tarihinde kaydedilmiş ise de TTK 70.
maddeye göre kapanış tasdikinin yapılmadığı dolayısı ile davacı lehine
delil olmayacağı, bazı malların 2009 tarihli deftere takip konusu
senedin tanzim tarihinden sonraki tarihte işlendiğinden ve Y... Bankası
Anadolu Yakası Şubesi'ne ait hesapta borçlu Ç… Tekne A.Ş. tarafından
davacıya ödeme yapıldığı görüldüğünden dolayı davanın reddine dair
verilen karar; Özel Dairece, yukarıda metni aynen yazılı gerekçe ile
bozulmuştur. Yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanarak direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili ve dahili davalı vekli temyiz etmiştir. Açıklanan
maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk
Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üçüncü şahıs-davacı F… Denizcilik
San. ve Tic. A.Ş. ile borçlu-dahili davalı Ç…Tekne San ve Tic. A.Ş.
arasında “organik bağ” bulunup bulunmadığı, ayrıca davacı şirketin,
borçlu şirket adresinde alacaklı tarafından haczedilen davaya konu
malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu kanıtlayıp kanıtlayamadığı;
burada varılacak sonuca göre davacı şirketin istihkak iddiasının kabul
edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Hukuk
Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden
önce; dahili davalı Ç… Tekne Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin 21.10.2011
tarihli direnme kararını temyiz ettiği dilekçede belirttiği “Şikayet”
dosyasının akıbetinin beklenmesinin gerekip gerekmediği hususu, ön sorun
olarak tartışılmıştır. Somut
olayda, borçlu-dahili davalı ile davalı-alacaklı arasında 14.01.2008
tarihinde “Kredi Kullanım Sözleşmesi”, 15.01.2008 tarihinde ise
27.500.000.USD bedelli Dahili-davalı
vekilinin 21.10.2011 tarihli temyiz dilekçesinde; İstanbul 5.İcra Hukuk
Mahkemesi’nin 2009/3653 E., 2010/1352 K.sayılı dosyası ile, müvekkili
aleyhinde kambiyo yolu ile başlatılan takipte dayanılan senedin teminat
amaçlı verildiği, kambiyo senedi niteliğinde olmadığı iddiaları ile
takibin iptalini istediklerini; mahkemenin davanın reddine karar
verdiğini ancak kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 21.06.2011 gün ve
2010/31441 E., 2011/12749 K.sayılı kararında; “…takip konusu senedin
teminat senedi olduğu ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği ve
alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğinden itirazın kabulü yerine
reddi doğru değildir…” gerekçesi ile kararın bozulduğunu ileri sürerek
söz konusu kararların örneklerini dilekçesine eklediği anlaşılmaktadır. 2004
sayılı İcra ve İflas Kanunu ( İİK )’nun 96.maddesinde aynen; “Borçlu,
elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği
yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin
hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra
zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir. İcra
dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup
olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir.
Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar. Malın
haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden
itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı
takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının
yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile
birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın
yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası
gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla
kesbetmiş sayılırlar.” denilmiştir. Haczedilen
bir mal üzerinde, ( alacaklı ve borçlu dışındaki ) bir üçüncü kişinin,
mülkiyet veya rehin hakkı gibi bir hak sahibi olduğunun ileri
sürülmesine, istihkak denir. Görüldüğü
üzere, istihkak iddiasını borçlu ileri sürebileceği gibi, üçüncü kişi
de, borçlunun elinde haczedilen bir mal üzerinde mülkiyet veya rehin
hakkı gibi bir hakka sahip olduğunu ileri sürebilir; yani böyle bir
hakkı olduğundan bahisle istihkak iddiasında bulunabilir. Madde
metninden de açıkça anlaşılacağı gibi, istihkak iddiasının
dinlenebilmesi için öncelikle, usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin
ve haciz işleminin bulunması gerekmektedir. İstihkak
davası devam ederken, dava konusu mal üzerindeki haciz kalkarsa,
istihkak davası konusuz kalır. Bu halde, icra mahkemesinin dava hakkında
karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Bu
durumda, İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan “şikayet”
istemi sonucunda eldeki davanın konusu olan mallar üzerindeki haciz
işlemi iptal edilebileceğinden, görülmekte olan istihkak davası da
konusuz kalacaktır. Mahkemece
yapılacak iş, öncelikle söz konusu “şikayet” isteminin sonucunun eldeki
dava yönünden bekletici sorun yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir
karar vermekten ibarettir. Yukarıda
belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde
hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararının
açıklanan değişik gerekçelerle bozulması gerekir. SONUÇ :Dahili
davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının
değişik gerekçe ile 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta
olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi
gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekili ve dahili
davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer
olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri
verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un
29. maddesi ile eklenen “Geçici 7.madde” atfıyla aynı Kanun’un 366.
maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme
yolu açık olmak üzere, 06.02.2013 gününde, oybirliğiyle karar verildi.