Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2121 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17761 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 16. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2012/25-2013/102Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Beyoğlu Aile Mahkemesinin 2008/115 E.- 2008/197 K.sayılı kararı ile boşandıklarını, bu boşanma kararı uyarınca davacının davalıya aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası ödediğini, boşanma kararından sonra davacının ekonomik çıkmaza girdiğini, emekli olmak için yüklü Bağ-Kur borcu ödemesi yaptığını, bu borcu ödemek adına çeşitli bankalardan kredi aldığını, akrabalarına borçlandığını, aldığı paranın kendi geçimine dahi yetmediğini, boşanma kararı verilmesinden sonra davalının bir işte çalışmaya başladığını bir taşınmaz edindiğini ileri sürerek davalı lehine takdir edilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, evliliğin davacının sadakatsizliği nedeni ile sona erdiğini, bu davada davacı yanın müvekkiline aylık 300,00 TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini, taraflar arasında boşanma gerçekleştiği zamanda davalının çalıştığını, davacının müvekkilinden ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra yeniden evlenmesi ve eşine ev almış olması karşısında ekonomik durumunun boşanmadan hemen sonra bozulduğu iddiasının Medeni Kanunun iyiniyet hükümleri ile bağdaşmadığını, ikinci evliliğinde gelirinin üstünde harcamalar yapması nedeni ile sıkıntı yaşadığını, ayrıca davacının emekli maaşı dışında geliri olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının taksicilik yaptığını, oldukça iyi kazanç elde ettiğini, davacının edindiği gayrimenkulün babası tarafından tapuda devir edildiğini, tarafların ekonomik sosyal durumlarında değişiklik olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, her ne kadar boşanma davası sırasında tarafların ekonomik sosyal durumuna ilişkin araştırma yapılmamış ise de davacının SGK kayıtları kapsamında boşanma davası sırasında da sigortalı olarak çalışmakta olduğu, davalıya 2009 yılında babası tarafından bir ev verildiği ve davalının hali hazırda kirada oturmadığı, 2012 yılı Ağustos ayına kadar sigortalı olarak çalışmaya devam ettiği, düzenli devam ettiği işinden dava açtıktan bir ay sonra ayrılmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı davacının alınan beyanlar kapsamında boşanma davası sırasında ekonomik durumunun iyi olduğu, ancak ikinci kere yaptığı evlilikten sonra ekonomik durumunun eskisi kadar iyi olmadığı, ikinci evliliğinden sonra düzenli çalıştığı işinden ortağı ile araları bozulduğu için ortaklıktan ayrıldığı, ara ara taksicilik yaptığı, hali hazırda kirada oturduğu, üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul mal bulunmadığı, emekli maaşı aldığı ancak özellikle davacının SGK yapılandırması nedeniyle ödemelerinin bulunduğu, davalının halen babası tarafından verilen kendi evinde oturduğu, birlikte yaşadığı oğlunun hali hazırda çalıştığı, davalının kendi geliri de bulunduğu, davacının ekonomik durumunun eskiye oranla daha kötü olduğu, davalının ise ekonomik durumunda olumsuz bir değişiklik bulunmadığı aksine babasının verdiği ev ile kira ödemekten de kurtulduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile davalı lehine takdir edilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir.Türk Medeni Kanunun 176/3. maddesine göre; İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Somut olayda, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı kadının boşanma davası sırasında da çalıştığı, davacının durumunun 2.evliliğinden sonra kötüleştiği, davacının emekli gelirinden başka aynı zamanda ara ara taksicilik yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.