Taraflar arasındaki tedbir nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkili ile davalının evli olduklarını, müvekkili tarafından Zonguldak 1.Aile Mahkemesinin 2010/1077 Esas sayılı dava dosyası ile boşanma davası açıldığı ancak davanın reddedildiğini, söz konusu davaya karşılık davalı tarafından nafaka davası açıldığını ve davalı lehine aylık 350TL, müşterek çocuk lehine aylık 250TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, davalının sigortalı olmayan bir işte çalıştığını ve müvekkilinden daha fazla maaş aldığını, müvekkilin davalıya nafaka ödemesinin müvekkilini maddi açıdan sıkıntıya soktuğunu iddia ederek davalı adına hükmolunan tedbir nafakasının davalının işe giriş tarihinden itibaren kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin henüz yeni işe girdiğini, taşeron firmada çalıştığını, iş güvencesinin olmadığını, her an işten atılabileceğini, ayrıca asgari ücret civarında bir geliri olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; nafaka yükümlüsünün mali gücünde artma olmadığı, nafaka alacaklısının mali gücünde ise artış olduğu, davalının K... Y.... M.... temizlik personeli olarak çalıştığı, yoksulluğunun ortadan kalktığı ve koşulların lehine değiştiği bu nedenle değişen durumlara göre ve hakkaniyet gereğince nafaka yükümlüsü davacının davasını açmakta haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne davalı kadın yararına hükmolunan aylık 350TL tedbir nafakası ödeme yükümlülüğünün dava açıldığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 186/son maddesine göre; eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılır.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin "güçleri" esas alınmıştır. Davacı (koca) birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Davalı (kadının) geliri olması, gelirinin davacı (kocadan) az veya çok olması, davacı (kocanın) ortak giderlere katılma yükümlülüğünü büsbütün ortadan kaldırmaz. Zira evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için, eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Bu giderlere örnek olarak, kira parası, yakıt parası, elektrik, su ve telefon parası gibi giderler gösterilebilir.Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmeden, davalının geliri olmasının, nafakanın miktarını tayin ederken nazara alınacağı, ancak davacının birliğin giderlerine katılması yükümlülüğünü sona erdirmeyeceği düşünülmeden davalı eş lehine tayin edilen tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.