Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20713 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18974 - Esas Yıl 2015





Ö.. İ.. ile D.. Y.. ve Hazine aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.11.2013 gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Ö.. İ.. vekili, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı bina ile 4 adet ağacın kendisi tarafından meydana getirildiğini açıklayarak muhdesatların kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı D.. Y.. taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacı tarafından yapılmış olduğunu açıklayarak davayı kabul ettiğini bildirmiş, diğer davalı Hazine vekili, idarece yapılan araştırma sonucunda binanın davacı tarafından yapılmış olduğunun belirlenemediğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile ... ada ... parsel üzerinde bulunan ve 25.10.2013 tarihli raporda 2 katlı 2 bağımsız bölüm olarak gösterilen binanın ve etrafındaki 4 adet ağacın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu ... ada 3 parsel sayılı taşınmaz 31.1.1997 tarihinde paylı olarak imar suretiyle D.. Y.., Ö.. İ.., F. G. ile Z. N. A.adlarına tescil edilmiş, F. ve Z.'nin mirasçı bırakmadan ölmeleri sebebiyle payları, son mirasçı olarak 9.8.2012 tarihinde Hazine'ye intikal etmiştir.Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez..//..Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.Somut olaya gelince; taraflar arasında İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 2013/... Esas ve 2014/... Karar sayılı dava dosyasında görülen ortaklığın giderilmesi davası davacı tarafından takip edilmemesi sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve bu karar 02.09.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Diğer bir deyişle eldeki davanın görülmesinin şartlarından biri olan ortaklığın giderilmesine ilişkin bir dava mevcut değildir. Eldeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılması sırasında varolan hukuki yarar kararın veriliş tarihi itibarıyla ortadan kalkmıştır. Şu halde davanın açılmasında güncel hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeple, yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.