Taraflar arasındaki nişan hediyesi alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalının baskısı ile nişanlandığını, çok masraf yaptığını, ziynet aldığını; nişanın kısa bir süre sonra davalı tarafından haksız olarak bozulduğunu, gururunun kırıldığını iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, nişan hediyelerinin aynen iadesine; mümkün olmaz ise, şimdilik 10.000.00 TL maddi, 7.000.00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 32.706.33 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davalının, takıları davacıya bıraktığını belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, kuyumcu bilirkişi tarafından tespit edilen 1 adet 67,56 gram 6.283,08 TL değerinde 22 gram Trabzon hasır bilezik, 1 adet 50,15 gram, 3.961,85 TL değerinde 22 gram geniş Mega bilezik, 1 adet 50,10 gram 3.957,90 TL değerinde 22 ayar geniş mega bilezik, 1 adet 6 gram 402 TL değerinde 14 ayar zincirli kolyenin davalı tarafından davacıya aynen iadesine; aynen iade mümkün olmazsa, bedeli olan 14.604,887 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin talebin reddine, giyim masrafları yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Somut olayda; davalı tanıkları birbirleri ile tutarlı beyanlarında nişanın ertesi günü davalının evine gittiklerini, tarafların evde tartıştıklarını, davalının davacıya doğru bir bohça attığını, bohçanın düştüğünü, içinden dökülen bir kaç altın, iki-üç bilezik ve paranın yerde olduğunu; davacının bunları alarak gittiğini gördüklerini anlatmışlardır. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır.Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada davalı tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. Ayrıca, mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda belirtilen ziynetler ile davalı tanıklarının davacının alıp gittiğini beyan ettikleri ziynetler de birbiri ile örtüşmektedir.O halde, mahkemece; davalı, nişan hediyesi olan ziynetleri davacıya iade ettiğini yöntemine uygun olarak kanıtladığından; bu talebin de reddine karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.