Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2047 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2126 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :. Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Olası kastla öldürmeTÜRK MİLLETİ ADINAToplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık. maktül .karşı eyleminin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azlatıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilerek reddedilmiş, duruşmalı olarak incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin vasfa, katılan . cezanın miktarına, Cumhuriyet Savcısının vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,Ancak, Sanık ile maktülün tanışıklıklarının olduğu, olay gecesi maktülün de aralarında bulunduğu arkadaş grubunun sanığın işlettiği büfeye gittikleri, sanık da dahil olmak üzere alkol aldıkları, bir ara sanığın iş yerinde bulundurma ruhsatlı olan ve mekanik arızası bulunmayan toplu tabancasının haznesini boşalttıktan sonra tekrar içine tek bir mermi koyduğu, tabancayı maktüle yöneltip yakın mesafeden iki kez tetiğe bastığı, ancak tabancanın ateş almadığı, bir kez daha tetiğe basınca tabancanın bu kez ateş alarak mermi çekirdeğinin maktülün köprücük kemiğinden vücuduna girdiği, büyük damar ve iç organ yaralanmasına bağlı olarak ölümüne neden olduğu olayda,A-Hedef alınan bölge, kullanılan silahın elverişliliği, atış mesafesi ve sanığın 3.kez tetiğe basmış olması dikkate alındığında, maktülün isabet almasının mutlak ve kaçınılmaz olduğu, sanığın buna rağmen ateş ederek eylemin sonucunu bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği anlaşılmakla, doğrudan kastla öldürme suçundan cezalandırılması yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde olası kastla öldürme suçundan hüküm kurulması,B-Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı Yasanın TCK'nun 53. maddesindeki iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,C- Anayasasının 90. maddesi son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca, 5271 sayılı CMK'nun 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanık ve mağdur için baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafii ücretinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde zorunlu müdafii ücretinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii, Cumhuriyet Savcısı ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, re'sen de temyize tabi olan hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, sanık hakkında hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre gözönüne alınarak tahliye talebinin reddine 19.04.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.