Davacı, davalı ile boşandıklarını, kayden maliki bulunduğu 396 ada 28 parsel 9 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği sona ermesine rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal bağımsız bölümün evlilik birliği sona ermesine rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.Davalı, dava konusu bağımsız bölümünün aile konutu olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın aile konutu olması nedeni ile davalı tarafından kullanımının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.KARARDava bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmazı tasarruf ettiği, esasen tarafların karı koca oldukları taşınmazın sicil kaydında Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörüldüğü şekilde aile konutu şerhi bulunduğu nevarki, görülen boşanma davası neticesinde kurulan boşanmaya dair hükmün 4.2.2008 tarihinde kesinleştiği öte yandan, eldeki davanın açılmasından önce sicil kaydında yer alan aile konutu şerhinin terkini isteği ile 29.5.2008 tarihinden açılan davanın kabul ile sonuçlandığı ve 14.9.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörülen aile konutu şerhi tarafların boşanmaları ve boşanma kararının kesinleşmesi ile dayanağı ve hukuki neticeleri ortadan kalkar. Bir başka deyişle yolsuz niteliğe dönüşür. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez. Şerhin eldeki davadan sonra terkin edilmiş olmasıda neticeye etkili değildir.Hal böyle olunca, çapın sağladığı TMK’nın 683. md.’den kaynaklanan mülkiyet hakkında değer verilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve boşanma davasının kesinleşmesinden eldeki davanın açılma tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisile de karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile kararın HUMK’un 428. maddesi gereğinceBOZULMASINA<karar>, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 25.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.