Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20454 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 14754 - Esas Yıl 2011





Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Islah dilekçesi ile de, aksi halde, ölüme bağlı bu tasarruf, saklı payı zedelendiğinden tenkis hükümlerinin uygulanması talep edilmiştir. Mahkemece vasiyetnamenin iptali ve tenkis taleplerinin reddine karar verilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin durışmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkillerinin, murisin kendisinden önce ölen oğlu İ.'ın çocukları olduğunu; muris, 09.09.1998 tarihli vasiyetnamesi ile 29 parsel nolu taşınmazdaki 20/550 hissesinin 3/4ünü oğlu O.'a VVünü ise kızı N.'a bıraktığını davacıları ise mirastan mahrum ettiğini, vasiyetçinin ölüme bağlı tasarrufu, yanılma ve davalıların zorlaması sonucu yaptığını iddia ederek, vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Islah dilekçesi ile de, aksi halde tenkise karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığını, vasiyetnamede davacıları mirastan ıskata yönelik bir ibare olmadığını, murisin irili ufaklı başkaca taşınmaz malları mevcut olup bu taşınmazların dava konusu vasiyete konu yapılmadığını, bir iptal sebebi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, “....Noterlikçe düzenleme şeklinde tanzim edilen vasiyetname geçerli bulunduğundan, vasiyetnamenin iptali talebinin reddi cihetine gidilmesi uygun görülmüştür. Vasiyetname, murisin ölümünden önceki bir yıl dışında tanzim edilmiştir. Bu bakımdan ölüme bağlı tasarruf, mutlak olarak tenkise tabi tasarruflardan değildir. Ölümden bir yıldan fazla bir süre önce yapılan ölüme bağlı tasarruflardan murisin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla kazandırma yaptığının kesin ve net olarak ispat edilmesi gerekmektedir. Dinlenen tanık ifadeleri saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla kazandırma yapıldığını ispata yeterli değildir. Vasiyete konu taşınmaz dışında murisin başkaca tapulu taşınmazları bulunmaktadır. Böylece, murisin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla vasiyetname düzenlediği açıkça ispat edilememiştir. Bu durumlar karşısında tenkis talebinin de reddi cihetine gidilmesi uygun görülmüştür. Gerekçesiyle vasiyetnamenin iptali ve tenkis taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Doyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, vasiyetçi, düzenlediği vasiyetnamesi ile gayrimenkullerinden birini davalılara vasiyet ederek, ölüme bağlı tasarrufta bulunmuştur. TMK'nın 560/1. maddesine göre “Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbıra-kanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.” Aynı Kanunun 561/1. maddesine göre ise: “Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur.” Hükmüne amirdir.Mahkemece, murisin vasiyetname ile yaptığı tasarrufun sağlararası bir tasarruf olmayıp, ölüme bağlı bir tasarruf olduğu ve mutlak tenkise tabi olduğugözetilmemiştir. Ayrıca, vasiyete konu taşınmaz dışında başkaca taşınmazların bulunması da tenkis talebinin reddi için gerekçe gösterilmiştir.Tenkisin gerekip gerekmeyeceği, gerekiyorsa ne oranda ve ne miktarda gerekeceği önceden bilinemez. Bunun için, mahkemece, öncelikle tereke mal varlığı tespit edilmeli, uzman bilirkişi heyetine tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılmalı, davacılara, belirlenen değer üzerinden noksan harcı yatırmaları için süre verilerek, harç tamamlattırılmalı, bundan sonra tenkis hükümleri doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde tenkis talebiyle ilgili bir hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.