MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2014NUMARASI : 2012/755-2014/973Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline düğünde takılan nakit para ve ziynet eşyalarının, evlilik devam ederken, davalı tarafından iade edilmek şartıyla alındığını, ziynet eşyalarının bozdurularak, davalı tarafından yaptırılan dairenin borçlarının ödendiğini, boşanma esnasında müvekkilinin alacağını talep etmemesi için tehdit edildiğini, boşanma davasında talep etmediği takdirde, davalının iadeyi taahhüt ettiğini, ancak boşanma davası kesinleşince, vermeyeceğini kesin olarak söylediğini belirterek 20 gram ağırlığında 9 adet altın bilezik, her biri 5'er gram ağırlığında 2 çift altın küpe, 30 adet çeyrek altın, 1 adet ata lira altın, 18 gram 1 adet altın zincir ve 4.000 TL nakit paranın aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL'nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile anlaşmalı şekilde boşandıklarını, boşanma esnasında 8.500 TL'lik senet yaptıklarını, vadesi gelmeden davacıya ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; ziynetin davalıda kaldığının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi veya bedelinin ödenmesi talebinden ibarettir.TMK'nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiğği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Bu bağlamda, kural olarak davacı kadın, dava konusu ettiği ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını, ziynetlerin müşterek hanede ya da davalıda kaldığını ispat etmek zorundadır. Zira; olağan olan ziynet eşyasının kadının üzerinde olması yada evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Somut olayda; tarafların 08.07.2011 tarihinde, boşanmanın fer'i nitelikte başkaca talep olmadan, anlaşmalı şekilde boşanmalarına karar verildiği, aralarında boşanma protokolü bulunmadığı, kararın 27.07.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının, ziynet eşyalarının davalıda kaldığı iddiasının, davacı tanıkları Z.. Ş.. ve S.. Ş.. tarafların boşanma davası esnasında ziynet eşyasına ilişkin anlaşma yaptıklarını, davalının, ziynet eşyalarını, boşanma davası sonrasında, iade etmeyi kabul ettiğine ilişkin görgüye dayalı beyanları ile ispatlandığı; davalının, ziynet eşyalarının bedelini, boşanma esnasında 8.500TL senet ile ödediğine ilişkin iddiasını, davalı tanığı kardeşi E.. Y.. beyanıyla uyumlu olduğu, ancak, davalının, cevap dilekçesinde, davacı tarafa, boşanma davası esnasında yapılan ödemelerin, düğünde davacıya takılan paranın karşılığı olarak yapıldığını açıkladığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tanık beyanları ile, ziynet eşyalarının, davalıda kaldığının sabit olduğu, davalının aksini ispatlayamadığı, nazara alınarak ziynet eşyalarına ilişkin talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.