MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma,HÜKÜM : Sanıklar ... ile ...'nin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyetlerine, sanık ...'ün kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkûmiyeti ile çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan beraatineDÜŞÜNCE : Bozmaİlk derece mahkemesince verilen hükümlerin sanıklar müdafileri ile O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi ve sanıklar ... ile ... müdafilerince incelemenin duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine; dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, 24.02.2016 Çarşamba saat 13.30’a duruşma günü tayin olunarak sanık ... müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti.Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... hazır olduğu halde oturum açıldı.Yapılan tebligat üzerine sanık müdafiin gelmediği, ayrıca bir talepte de bulunmadığı, anlaşılmakla Yargıtay Cumhuriyet Savcısının uygun görülen talep ve mütalaası dairesinde DURUŞMASIZ inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek, vaktin darlığına binaen dosyanın incelenmesi başka bir güne bırakılmıştı.Bugün dava evrakı incelenerek aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.Sanık ... müdafiin duruşmalı inceleme talebinin kanuni süresinden sonra yapılması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin sanık ... yönünden de duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:Mağdure hakkında Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulundan alınan 25.02.2011 tarihli raporda, mağdurede olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun bulunduğu ve olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu, yaşı göz önüne alındığında mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına mani olacak mahiyet ve derecede olan hafif düzeyde zeka geriliği tespit edildiği, olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı, beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacağı, mevcut olan zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı ve beyanlarına itibar edilebileceğinin belirtilmesine karşın dosya içerisinde bulunan Ağır Ceza Mahkemesinin ... Esas ve ... sayılı Kararının içeriğinden aynı mağdure hakkında kendisine yönelik işlenen nitelikli cinsel istismarı suçuna ilişkin olarak aynı Kuruldan alınan 21.03.2011 tarihli raporda ise olaydan kaynaklanmış beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği ve ruh sağlığının bozulduğu, olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunmadığı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmadığı, kendisinde mevcut zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılabileceği ve beyanlarına ana hatları ile ve kuvvetli delillerle desteklendiği takdirde itibar edilebileceğinin belirtildiği, bir aydan kısa bir süre içerisinde alınan bu iki rapor arasında mağduredeki zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı ve beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği noktasında çelişki oluştuğunun anlaşılması karşısında, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için olay tarihinde mağdurede akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya zayıflığı var ise hekim olmayanlar ile tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususlarında bir kez de Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasından sonra sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat ve mahkûmiyet hükümleri kurulması,Uygulamaya göre de,Sanıklar ... ve ... haklarında TCK'nın 103/2 ve 103/6. maddeleri gereğince belirlenen 15 yıl hapis cezası üzerinden aynı Kanunun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapıldığında 12 yıl 6 ay hapis cezası yerine 12 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle cezaların fazla tayini,Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.