Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 204 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 604 - Esas Yıl 2013





Ruhsatsız silah taşımak suçundan sanık Y.. A..’ün 6136 sayılı Kanunun 13/1 ve 765 sayılı TCK’nun 81/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 gün hapis ve 219.603.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.09.2003 gün ve 256-794 sayılı hüküm süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle 04.11.2003 tarihinde kesinleşmiştir.5237 sayılı TCK'nun yürürlüğe girmesi üzerine infaz işlemlerini yürüten Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının talebine istinaden dosyayı yeniden ele alan Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesince evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17.03.2006 gün ve 256-794 sayılı ek karar ile hükümlünün 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 216 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.Uyarlama kararının hükümlü müdafi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.07.2009 gün ve 9772-10717 sayı ile,"…Duruşma açılıp gerekleri yerine getirilmek suretiyle lehe hükümlerin değerlendirilmesi ve bundan sonra bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden evrak üzerinde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Bozmaya uyulup duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesince 28.01.2010 gün ve 1095-41 sayı ile hükümlünün 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 216 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karar hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 04.09.2012 gün ve 7570-25189 sayı ile onanmıştır.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.04.2013 gün ve 41711 sayı ile;“Hükümlünün aynı suç nedeniyle mükerrer olarak cezalandırıldığı, uyarlamaya konu mahkeme hükmünün yok hükmünde olduğu, bu nedenle onama kararının kaldırılması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 25.06.2013 gün ve 7780-19070 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; uyarlama yargılamasında uyarlanan mahkûmiyet hükmünün mükerrer olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılıp yapılamayacağının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 11.03.2002 tarihli iddianamesiyle, hükümlünün ruhsatsız silah taşımak, görevli memura pasif mukavemet ve saldırgan sarhoşluk suçlarını işlediği iddiasıyla 6136 sayılı Kanunun 13/1, 765 sayılı TCK’nun 260, 572/1 ve 36. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/256 esas sayılı sırasına kaydedildiği,14.11.2002 tarihli ara kararla, ruhsatsız silah taşımak suçundan açılan davanın tefrik edilerek aynı mahkemenin 2002/1119 esasına kayıt edildiği, bu dosya üzerinden yürütülen yargılama sonucunda 17.12.2002 gün ve 1119-1237 sayılı kararla hükümlünün 6136 sayılı Kanunun 13/1, 765 sayılı TCK’nun 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 181.753.416 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlünün temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 15.09.2004 tarih ve 7359-6657 sayılı ilamıyla adli para cezasının düzeltilmesi suretiyle hükmün onandığı,Mahkemenin 2002/256 esas sayılı ana dosyasındaki yargılama neticesinde ise, 23.09.2003 tarih ve 256-794 sayılı kararla, hükümlünün görevli memura pasif mukavemet ve saldırgan sarhoşluk suçlarından beraatine, daha önce tefrik edilerek hüküm kurulduğu halde ruhsatsız silah taşımak suçundan 6136 sayılı Kanunun 13/1, 765 sayılı TCK’nun 81/1, 36. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 gün hapis ve 219.603.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve zoralıma hükmolunduğu, hükümlü müdafinin vaki temyiz isteminin, süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle Yargıtay 8. Ceza Dairesince reddine karar verilmesiyle hükmün 04.11.2003 tarihinde kesinleştiği,01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK'nun yürürlüğe girmesi üzerine infaz işlemlerini yürüten Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının talebine istinaden 23.09.2003 tarih ve 256–794 sayılı dosyayı uyarlama yargılaması için yeniden ele alan mahkemece, 17.03.2006 tarihli ek karar ile; hükümlünün 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 216,00 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,Uyarlama kararının hükümlü müdafi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13.07.2009 gün ve 9772-10717 sayılı ilamıyla "…duruşma açılıp gerekleri yerine getirilmek suretiyle lehe hükümlerin değerlendirilmesi ve bundan sonra bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden evrak üzerinde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulduğu,Bozmaya uyularak duruşma açılıp yapılan yargılama neticesinde yerel mahkemece 28.01.2010 gün ve 1095–41 sayı ile; hükümlünün 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 216,00 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,Bu hükmün de hükümlü müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 04.09.2012 tarih ve 7570-25189 sayılı ilamıyla kararın onandığı,Hükmün infazı sırasında ruhsatsız silah taşımak suçu yönünden, hem tefrik kararı verilerek oluşturulan 2002/1119-1237 sayılı dosyada, hem de mahkemenin ana dosyası olan 2002/256-764 sayılı dosyasında mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğunun tespit edilmesi neticesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulduğu,Anlaşılmaktadır.Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için öncelikle uyarlama yargılamasına hâkim olan ilkelerin belirlenmesinde yarar bulunmaktadır.Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünde değişiklik (uyarlama) yargılaması, asıl ceza yargılamasının bütünüyle sonuçlanıp hükmün kesinleşmesinden sonra, ancak infazın tamamlanmasından önce yürürlüğe giren bir ceza yasasının, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne, dolayısıyla infaza etkisi bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin ve esas itibariyle infazı ilgilendiren ve etkileyen bir yargılama faaliyetidir. Ancak bu yargılamanın amacı, kesinleşmiş hükümde suç olduğu saptanan olaya ilişkin lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması ile sınırlı olduğundan, yeniden bir olay yargılaması yapılmasını gerektiren ayrıksı durumlar dışında, önceki yargılamada iddia ve savunma olarak ileri sürülen görüşler ile delillerin tartışılması ve değerlendirilmesine gerek bulunmamaktadır. Temel özelliği, talî yargılama olmasıdır. Bu bağlamda, sonraki yasanın lehe sonuç doğurup doğurmadığının saptanması, lehe ise uygulanması ile sınırlı, kendine özgü bir yargılamadır. Bu talî yargılamada, aslî ceza yargılaması sürecinde kesinleşmiş bulunan önceki kararın dışına çıkılamayacak, oradaki suça konu sabit eyleme uygulanması olanağı bulunan yeni yasadaki hükümler bütünüyle tatbik olunduktan sonra yeni yasanın lehe sonuç doğurduğunun saptanması halinde, hükümlünün bu sonuçtan faydalanması için, infaza konu olabilecek nitelikte bir hüküm kurulmasıyla yetinilecektir.Bu özellikleri itibariyle uyarlama yargılamasında, asıl ceza yargılamasının esasları ancak zorunlu olduğu ölçüde uygulanacaktır; genel yargılama kurallarının bütünüyle uygulanması söz konusu değildir. Nitekim sanığın sorguya çekilmesi, gelmeyen sanık hakkında duruşmaya devam olunamaması, sanığın beraberinde getireceği tanıkların dinlenmesinin zorunlu olması gibi birçok kural hükümlüler hakkında uygulanmayabilecek, keza gerektiğinde duruşma açılmaksızın evrak üzerinden inceleme yapılarak karar verilebilecektir. Ayrıca, esas itibariyle yargılamanın yenilenmesine konu olabilecek biçimde yeni kanıt ileriye sürülmesi ve toplanması da mümkün olmadığından, olay yargılamasının zorunlu olduğu durumlar dışında sübut sorunu da çözümlenemeyecek, sadece hukuki değerlendirme yapılabilecektir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;Hükümlü hakkında ruhsatsız silah taşımak suçundan, hem tefrik kararı verilerek oluşturulan 2002/1119 esas sayılı dosyada, hem de mahkemenin 2002/256 esas sayılı ana dosyasında mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğu, ilk mahkûmiyet hükmünün Yargıtay denetiminden geçerek onanmak suretiyle, mükerrer olan ikinci mahkûmiyet hükmünün ise, Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleştiği görülmektedir. İtiraza konu edilen hüküm, temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin önüne uyarlama yargılaması neticesinde gelmiş olup Özel Dairece bu temyiz incelemesi sırasında ancak yerel mahkemece lehe kanunun doğru tespit edilip edilmediği ile sınırlı olarak inceleme yapılabilecektir. Bu aşamada mahkemenin kesinleşmiş hükmünün mükerrer olduğundan bahisle yok sayılması veya lehe kanunun belirlenmesine dayanmayan, hükmün ilk kesinleşme anında mevcut hukuka aykırılıkları incelemeye konu edilmesi mümkün değildir. Temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki bu tarz hukuka aykırılıkların giderilmesi için olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma kurumu getirilmiş olup somut olaydaki hukuk aykırılığın da kanun yararına bozma kurumu işletilerek giderilmesi gerekmektedir.Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.