Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19774 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15623 - Esas Yıl 2015





Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RDavacı 3. kişi vekili, 18/12/2012 tarihinde, müvekkili şirketin şubesi olarak işletilen " .. Cad N:40 .. Ankara " adresinde haciz yapıldığını, işyerinin borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkili şirkete ait paranın, muhafaza altına alındığını, borçlu şirketin adresinin Diyarbakır olduğunu, haciz mahallinde borçlu şirket ile ilgili her hangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını, 30/06/2012 vade tarihli 14.133,44 TL bedelli senedin, asıl borçlu .. Medikal... Ltd. Şti. tarafından ödendiğini öğrendiklerini, bu nedenle bu haczin kötü niyetli olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile haczedilen paranın davacıya ait olduğunun tespitine %40 oranında tazminatın davalı alacaklıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı alacaklı vekili, davacı 3. kişi ile borçlu arasında muvazaa bulunduğunu, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yaptıklarını haczedilen malların borçluya ait olduğunu, ibraz edilen evrakların her zaman düzenlenebilir nitelikte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; 07/02/2012 tarihinde 14.133,44 TL'nin borçlu .. Medikal... Ltd. Şti. tarafından, alacaklı .. Medikal San Tic Ltd Şti hesabına 30/06/2012 vadeli senede istinaden yatırıldığının sunulan hesap dökümünden anlaşıldığı, her ne kadar davalı alacaklı vekili tarafından bu ödeme kabul edilmemiş olsa da, hesabın alacaklının hesabı olduğu, aynı miktarda başka bir senede ilişkin ödeme olduğuna dair dosyaya bir delil ibraz edilmediği, bu sebeple ödemenin takip konusu borca ilişkin olduğunun kabulü gerektiği, bu suretle davacının davasını istihkak ve ödeme şeklinde iki iddiaya dayandırdığı, ödeme iddiasının aksine bir delil davalı tarafça dosyaya ibraz edilmediğinden ve ödeme takipten önce yapıldığından davanın konusunun kalmadığı, ancak ödeme yapılmamış olsaydı ibraz edilen deliller karşısında davacı 3. kişi şirketin, borçlu şirketten ayrı bir tüzel kişilik olduğu hususunda, Mahkeme'ye kesin ve inandırıcı delil ibraz edilmediğinden davanın reddedileceği,ancak davacının iddiasını ağırlıklı olarak ödeme olgusuna dayandırdığı dikkate alınarak, ödeme nedeniyle davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına, davacı tarafın tazminat talebinin reddine, yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 440 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine karar verilmiştir.Hüküm, davacı vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğindedir.1- Her dava, açıldığı tarihteki koşullara tabi olup, açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek sonuçlandırılır.İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Bu minvalde, bir takipte haciz aşamasına geçilebilmesinin ve haczin geçerli olmasının ön koşulu da ödeme emrinin kesinleşmiş olmasıdır.Temyize konu davada ise 28.11.2012 tarihli ödeme emrinin borçluya gönderildiği ancak tebligatın 06.12.2012 tarihinde bilatebliğ döndüğü, daha sonra ise Sur/Diyarbakır adresi dikkate alınarak çıkarılan tebligatın 14.01.2013 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, dava konusu haczin 18.12.2012 tarihinde yapıldığı, davanın ise 25.12.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bu bilgiler ışığında; davanın açıldığı tarih itibariyle ödeme emri borçluya tebliğ edilmemiş ve takip kesinleşmemiştir. Bu sebeple geçerli bir haczin varlığından da bahsedilemez.Bu sebeplerle, takip dosyasında geçerli bir haciz bulunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken, davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı alacaklı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 48,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.