Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1968 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 36059 - Esas Yıl 2013
YİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul 7. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/07/2013NUMARASI : 2013/535-2013/588DAVACI : BORÇLULAR:Aktem Kimyevi Madde Tem.Ürün.Gübre Tarım Biodizel Petrol Taş.Gıda Tic.Hayv.Teks.Ve San.Ltd.Şti.,Akkimya Laboratuar Kimyasalları San.Dış.Tic.A.Ş.DAVALI : ALACAKLI :Öztürk Tekstil İnş.San.Ve Tic.A.Ş.Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup dava dosyası için Tetkik Hakimi Kadriye Akay tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :6762 Sayılı TTK.'nun 726. maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK.nun 6273 sayılı kanunun 8. maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır.İlke olarak herhangi bir kanun veya düzenleyici kural hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir. Öte yandan devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural "derhal yürürlüğe girme" (I'etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa'da düzenlenmemiş ise de; bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa'nın bünyesinde mündemiç bulunduğu Türk Kamu Hukuku'nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.6763 sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanununun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1.maddesinde “Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” düzenlemeleri yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Türk Ticaret Kanunu'nda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle 6762 Sayılı TTK.'nun 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıldır.Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda zamanaşımını kesen sebeplerin de 6762 sayılı TTK hükümlerine göre tespiti gerekir. Anılan kanunun 730. maddesi göndermesi ile 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler" dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi" şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır.Somut olayda bankaya ibraz tarihi 10/01/2011 olan çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleştiğini ileri sürerek İİK 170/b maddesinin göndermesi ile aynı Kanunun 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı olarak icranın geri bırakılması talep ettiği; mahkemece, takip konusu çek hakkında 6273 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 6762 sayılı TTK.'nun 814/1. maddesi uyarınca geçerli olan zamanaşımı süresinin çekin ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl olup borçlu tarafça bildirilen tarihler arasında üç yıllık sürenin geçmemiş olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Takip konusu çekin ibraz süresinin bitim tarihi olan 15/11/2011 tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.'nun 726. maddesi uyarınca altı aylık zamanaşımına tabi olduğu, alacaklı tarafından henüz altı aylık zamanaşımı süresi dolmadan borçlular aleyhinde 08/05/2012 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliği üzerine şikayetçi borçlular tarafından yasal beş günlük süresi içerisinde icra mahkemesine başvurularak yetkiye ve borca itiraz edilmesi nedeniyle zamanaşımının bu tarihte kesildiği, mahkemece 11/09/2012 tarihinde yetkiye itirazın reddi ile borca itirazın kısmen kabulüne karar verildiği ve taraflarca temyiz yoluna başvurulmaması nedeniyle kararın 21/09/2012 tarihinde kesinleşmiş olduğunun kabulü gerektiği, anılan mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren şikayetçi borçlular yönünden yeni bir altı aylık zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı ve alacaklı tarafça, kararın kesinleşme tarihinden iş bu zamanaşımı şikayeti tarihi olan 31/05/2013 tarihine kadar icra dosyasında şikayetçi borçlular yönünden zamanaşımını kesecek herhangi icrai bir işlem talebinde bulunulmadığı, dolayısıyla 21/09/2012 tarihi ile 31/05/2013 tarihleri arasında takibe konu çek bakımından altı aylık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşıldığına göre mahkemece; şikayetin kabulü ile İİK'nun 71/2 ve 33/a maddeleri uyarınca şikayetçi borçlular yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddine yönelik hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, HMK.nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereğince hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.