Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili, dava dilekçesinde; müvekkillerinin miras bırakanları Gülten tarafından 29/01/2007 tarihinde Kadıköy 17. Noterliğinde düzenlenen 1684 yevmiye nolu vasiyetnamenin fiil ehliyeti yoksunluğu ve aldatma, korkutma, zorlama nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; vasiyetnamenin, usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; iddia, savunma ve Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 25/06/2014 tarihli rapora ve tüm dosya kapsamına göre; muris Gülten davaya konu edilen vasiyetnamenin düzenlendiği 29/01/2007 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.İkrah (korkutma), kişinin irade serbestîsini ihlal suretiyle onu gerçek isteğine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah, maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimseye o akdi yapmasını temin için maddi tazyik yapılmışsa, örneğin eli tutularak zorla sözleşmenin altı imzalatılmışsa bu halde maddi ikrah hali varsayılır. Öte yandan bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide de manevi ikrah denilir.Bir ölüme bağlı tasarrufun meydana gelmesine tesir edecek her türlü ikrah, bir iptal sebebi teşkil eder (TMK. md. 557/2). Ancak, her iki türünde de ikrahın ciddi olması, ikrahın ağır bir tehlike teşkil etmesi, tehdidin yaratacağı tehlikenin derhal gerçekleşecek nitelikte olması, tehdidin bizzat akdin tarafına veya yakınlarına yapılması ve yapılan tehdidin haksız ve hukuka aykırı olması, tehdidin şahsa, namusa, cana, mala veya hürriyete yönelmiş bulunması ve nihayet tehdit ile yapılan işlem arasında illiyet bağı bulunması koşulu aranır.Somut olaya gelince, mahkemece; sadece murisin fiili ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmış, dava dilekçesinde dayanılan diğer iptal sebebi "aldatma, korkutma ve zorlama " nedeniyle vasiyetnamenin iptaline ilişkin bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; dosya kapsamında toplanan deliller dikkate alınarak, "aldatma, korkutma ve zorlama" nedeniyle iptale ilişkin değerlendirme yapılarak bu yönden de olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.