Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19488 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22644 - Esas Yıl 2014





2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 14.01.1978 tarih, 10202 sayılı kararıyla korunması gerekli kültür varlığı olduğu kabul edilen ve koruma grubu 2 olarak belirlenen, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları İstanbul Bölge Kurulu'nun 08.11.1985 tarih, 1806 sayılı kararıyla restorasyon projesi onaylanan, aynı Kurulun 08.08.1986 tarih, 2493 sayılı kararıyla da, 08.11.1985 tarih, 1806 sayılı kararla uygun görülen projesindeki çatı odasının iptal edilip, rölöve projesindeki gabari içinde kalınarak yeniden hazırlanan projenin onaylanmasına karar verilen, İstanbul ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 95 ada, 17 sayılı parselde bulunan ahşap tescilli binanın, sanık Y.. T..'un temsil ve ilzama yetkili şirket müdürlüğünü yaptığı .... Turizm Ltd. Şti. tarafından 13.02.2009 tarihinde satın alındığı, çevre sakinleri tarafından yapılan 25.06.2009 tarihli şikayet dilekçesi ile binanın çatısına izinsiz parapet yapıldığının ihbar edildiği, bu ihbar üzerine olay yerinde inceleme yapan İstanbul 3 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu görevlilerince, 08.08.1986 tarih, 2493 sayılı kararıyla onaylanan projesine aykırı olarak, çatı katına izinsiz parapet yapıldığının, ayrıca binanın pencere-doluluk oranlarında farklılık bulunduğunun, zemin kata çıkma altı konsollar eklendiğinin, pencere üstü süslemelerinin yapılmadığının, kuzeydoğu cephesindeki dış kapısının yerinin de projeye uygun olmadığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun 08.09.2009 tarih, 3894 sayılı kararıyla aykırılıkların giderilmesi ve izinsiz yapılan parapetin 6 ay içerisinde yıkılmasına karar verildiği, yine aynı Koruma Bölge Kurulu görevlilerince yapılan denetimde izinsiz yapılan parapetin kaldırılmış olduğunun, ancak onaylı projeye aykırı olarak binaya çatı katı yapıldığının tespit edildiği, bu tespit üzerine de ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun 09.02.2010 tarih, 4158 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, başlatılan soruşturma neticesinde davaya konu uygulamaların binanın sahibi olan şirketin yetkilisi sanık Y.. T.. tarafından yaptırıldığının tespit edilmesi üzerine, sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, 13.03.2012 tarihli olay yeri keşfine iştirak eden inşaat mühendisi bilirkişisinden alınan raporda, davaya konu inşai faaliyette kullanılan malzemelerdeki yıpranma durumu gözetilerek, uygulamaların 2009 yılı içerisinde yapılmış olabileceğinin, binaya izinsiz çatı katı yapılmasının 08.02.1985 tarihli kararla onaylı projeye uygun, ancak çatı odasını iptal eden 08.08.1986 tarihli ve 07.12.1989 tarihli onaylı projelerine aykırı olduğunun tespit edildiği,Her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce, 14.01.1978 tarihinde kabul edildiği, sanığın verdiği ifadelerinde, binanın tescilli bir yapı olduğunu bilmediğine dair beyanlarının bulunmadığı ve tapu kaydında binanın korunması gerekli bir kültür varlığı olduğuna dair şerhin de bulunması karşısında, sanığın binanın tescilli kültür varlığı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği ve sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla;Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile yeniden keşif icra edilerek, tescilli binanın halen geçerli olan onaylı projelerine aykırılıkların ve bu aykırılıkların giderilip giderilmediklerinin tespit edilmesi, belirlenecek aykırılıkların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sorumluluğu tespit edilen sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi; ayrıca, izinsiz uygulama neticesinde tescilli yapının zarar görmediğinin anlaşılması durumunda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle büyükşehir belediyesi veya il özel idaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun'un 65. maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.