Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
DAVA : Taksirle orman
yangınına neden olma suçundan sanığın 6831 sayılı Yasanın 110/3, 62 ve 53.
maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın
TCYnın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine, idare vekilinin duruşmaları takip
etmediği, dosyaya dilekçe sunduğu anlaşıldığından 150 Lira dilekçe yazım
ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye verilmesine ilişkin, Kale Asliye
Ceza Mahkemesince verilen 04.03.2009 gün ve 71-21 sayılı hükmün sanık
tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza
Dairesince 05.05.2011 gün ve 13610-6106 sayı ile;Yerinde görülmeyen sair
itirazların reddine,ancak sözleşmeli kurum avukatı olan katılan orman idare
vekilinin duruşmalara katılmadığı, görülmekle, katılan idare lehine dilekçe
yazma ücretine hükmedilmesi,bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi
bozulmasına, ancak; bu husus yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasından
11 numaralı bendin çıkarılarak düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay
C.Başsavcılığı ise 22.06.2011 gün ve 115951 sayı ile; Vekâlet ücretinin
idarenin vekil tutmaya zorlanmasının karşılığı olduğu, müdahale dilekçesi
hazırlayarak mahkemesine ibrazı, tebligatların kabul edilmesi ve hükmün temyiz
edilmesi faaliyetlerinin maktu vekâlet ücreti tayini için yeterli olduğu,
vekilin duruşmalara katılma mecburiyetinin olmadığı, müdahale dilekçesi veren
vekilin duruşmalara katılmaması halinde dahi bu ücretin takdiri gerekip 1136
sayılı Avukatlık Kanununun 10.05.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4667 sayılı
Kanunun 81. maddesi ile değişik 168, 4667 sayılı Kanun ile değişik 164.
maddeleri ve Ceza Genel Kurulunun 20.04.2004 gün MD-47 E sayılı kararları
uyarınca hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi
esas alınarak idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği görüşüyle
itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Dairenin düzelterek onama kararının
kaldırılmasına ve "575 TL vekâlet ücretinin sanıktan tahsili ile katılan
orman idaresine verilmesi şeklinde hükmün düzeltilerek onanmasına karar
verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay
Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve
açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
KARAR : Sanığın
taksirle orman yangınına neden olma suçundan 6831 sayılı Yasanın 110/3, 62 ve
53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen
cezanın TCY?nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine, ?idare vekilinin duruşmaları
takip etmediği, dosyaya dilekçe sunduğu anlaşıldığından 150 Lira dilekçe yazım
ücretinin sanıktan alınarak katılan idareye verilmesine? hükmolunmuş, sanığın
temyizi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece ?sözleşmeli kurum avukatı olan
katılan orman idare vekilinin duruşmalara katılmadığı? gerekçesiyle hükümden
dilekçe yazım ücretine hükmedilmesine ilişkin bölümün çıkartılmak suretiyle
hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı ise,
hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca
katılan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği görüşüyle itiraz yasa
yoluna başvurmuştur. Görüldüğü gibi Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire
arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; vekili
duruşmalara iştirak etmeyen katılan orman idaresi lehine Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesi uyarınca vekâlet ücreti ya da dilekçe yazım ücretine hükmedilmesinin
gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya
içeriğinden;sanık hakkında düzenlenen iddianamenin yerel mahkemece kabulü
üzerine 15.07.2008 tarihinde düzenlenen duruşmaya hazırlık tutanağı ile verilen
ara kararı uyarınca 17.09.2008 günü yapılacak ilk duruşmanın 21.07.2008
tarihinde orman idaresine tebliğ edildiği, 17.09.2008 tarihli oturuma orman
idaresinin veya vekilinin katılmadığı,
katılan orman idaresi
vekilinin 12.11.2008 günü yapılacak duruşma için yerel mahkemeye başka bir
yerde duruşması olduğundan mazeret dilekçesi fakslayarak, oturumun saat 13.30'
a bırakılmasını talep ettiği, yerel mahkemece belirlenen gün ve saatte
duruşmanın yapılarak sanığın savunmasının alındığı ve 4 nolu ara karar ile;
müşteki vekilinin yarım gün mazeret talebinin tam gün kabul edilerek duruşma
gün ve saatinin kendisine kalemce bildirilmesine karar verildiği,katılan
vekilinin 17.11.2008 havale tarihli dilekçe ile davaya katılma isteminde
bulunduğu, yerel mahkemece bu dilekçe üzerine 17.12.2008 günlü Av. F.B.'nin
hazır olmadığı oturumda orman idaresinin katılma isteminin kabulüne ve Av. F.B.'nin
duruşmalara katılan vekili olarak kabulüne karar verildiği,katılan vekilinin
yargılama boyunca yapılan oturumlara ve keşfe katılmadığı, yokluğunda verilen
kararın 30.03.2009 tarihinde katılan vekiline tebliğ edildiği ancak hükmü
temyiz etmediği anlaşılmaktadır.
Avukatlık
sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti ve Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti olarak ikiye ayrılan
avukatlık ücreti, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 164. maddenin 1. fıkrasında;
avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder
şeklinde tanımlanmıştır. Hukuki yardımın ne şekilde yerine getirileceği maddede
açıklanmamış ve tarafların aralarındaki yapacakları anlaşmaya bırakılmıştır.
Avukatlık Yasasının
168. maddesi uyarınca hazırlanıp 19.12.2008 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren ve yerel mahkemenin karar tarihinde geçerli olan Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesinin Ceza davalarında ücret başlıklı 13/1. maddesindeki;
Kamu davasına katılma üzerine, mahkûmiyete karar verilmiş ise vekili bulunan
katılan lehine tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık
ücreti sanığa yükletilir şeklindeki hükmüne göre, sanığın mahkûm olması
halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine, Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümüne göre vekâlet ücreti ödenmesine
karar verilmelidir. Katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için ceza
davasının mahkumiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisini hukuki yardımından
yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli olup, ayrıca vekilin
duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira tarifeye göre
hükmedilmesi gereken vekalet ücreti, katılana vekili tarafından sunulan
hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle ilintili olmayıp, katılanın kendisini
vekil ile temsil ettirmesinin bir sonucudur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun
14.06.2005 gün ve 66-65 sayılı kararı da aynı doğrultudadır.
Öte yandan, 5271
sayılı CYYnın Yargılama Giderleri başlıklı 324/1. maddesindeki; Harçlar ve
tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve
kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden
yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama
giderleridir? şeklindeki hüküm uyarınca avukatlık ücreti yargılama
giderlerindendir. Bu nedenle, isteme bağlı olmaksızın diğer yargılama giderleri
gibi avukatlık ücretine de kendiliğinden hükmedilmesi gerekir. Ancak bu durum,
Ceza Genel Kurulunun 07.06.1971 gün ve 497-209, 07.02.1972 gün ve 447-72, 24.02.1975
gün ve 37-32, 14.06.2005 gün ve 66-65, 07.02.2006 gün ve 172-10 sayılı
kararlarında da vurgulandığı üzere, vekâlet ücretinin kişisel hak olma
niteliğini değiştirmez. Nitekim aynı maddenin 4. fıkrasındaki; Devlete ait
yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre;
kişisel haklara ilişkin kararlar, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve
İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir? biçimindeki düzenlemesinde de
belirtildiği üzere, hükümde belirtilen ve kamuyu ilgilendiren yargılama
giderlerinin tahsili Harçlar Yasası, kişisel hakka ilişkin bulunan avukatlık
ücretinin tahsili ise İcra ve İflâs Yasası hükümlerine göre yapılmaktadır.
Kişisel hakka ilişkin
yasaya aykırılıkların Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için,
hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Bu yönü
itibariyle, kişisel hakka ilişkin olan vekâlet ücretine katılanın aleyhine
olacak şekilde noksan hükmedilmesi ve hükmün sadece sanık tarafından temyiz
edilmesi halinde, aleyhe bozma yasağı nedeniyle bu hususun bozma konusu
yapılamayacağı da uygulamada yerleşmiş hususlardandır.
Bu açıklamalar
ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan orman
idaresi, taksirle orman yangınına neden olma suçundan sanığın mahkûmiyetiyle
sonuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar
tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca lehine
vekâlet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, yerel mahkemece katılan vekilinin
duruşmaları takip etmediği gerekçesiyle vekâlet ücreti yerine dilekçe yazım
ücretine hükmedilmesinde ve yine aynı gerekçe ile Özel Daire tarafından dilekçe
yazım ücretinin de hükümden çıkartılmasına karar verilmesinde isabet
bulunmamaktadır.
Ancak, yerel
mahkemece vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi usul ve
yasaya aykırı ise de, bu hususun Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi
için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Somut
olayda, katılan lehine 150 Lira dilekçe yazım ücretine hükmedilmesine ilişkin
yerel mahkeme kararı yalnız sanık tarafından temyiz edildiğinden aleyhe bozma
yasağı nedeniyle, Yargıtay C.Başsavcılığının itirazında talepte bulunulduğu
gibi, Özel Dairenin düzelterek onanma kararının kaldırılarak "575 TL vekâlet
ücretinin sanıktan tahsili ile katılan orman idaresine verilmesi şeklinde yerel
mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi olanağı bulunmamakta
ve eleştiri ile yetinilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay
C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, yerel mahkeme hükmünden
dilekçe yazım ücretinin çıkartılmasına ilişkin Özel Daire düzelterek onama
kararının kaldırılmasına, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan yerel
mahkeme hükmünün, katılan lehine hüküm tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı 575 Lira vekalet ücretine
hükmedilmesi gerekirken 150 Lira dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi hususunun
aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle eleştirilmesi suretiyle onanmasına karar
verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan
nedenlerle,
1- Yargıtay
C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza
Dairesinin 05.05.2011 gün ve 13610-6106 sayılı düzelterek onama kararının
KALDIRILMASINA,
3- Eleştirilen husus
dışında usul ve yasaya uygun bulunan Kale Asliye Ceza Mahkemesinin 04.03.2009
gün ve 2009/21 sayılı hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline
gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2011 günü yapılan
müzakerede oybirliğiyle karar verildi.