MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Aile MahkemesiTARİHİ : 17/12/2013NUMARASI : 2010/1112-2013/891A.. K.. ile N.. Ö.. aralarındaki katılma alacağı, menfi tespit ve alacak davasına ilişkin Mahkemece asıl dava hakkında verilen kısmen kabul birleşen dava hakkında verilen red kararına dair İstanbul Anadolu 13. Aile Mahkemesi'nce verilen 17.12.2013 gün ve 1112/891 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı-birleşen dosya davalısı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı kadın adına kayıtlı banka hesapları, bu hesaplardan elde edilen faiz gelirleri, emeklilik ikramiyesi ve yine davalı adına kayıtlı taşınmazlar ile bu taşınmazlardan elde edilen kira gelirleri tasfiyeye tabi tutularak hesaplanacak alacağın davalıdan tahsili ile birlikte, davalı tarafından Kadıköy 4. İcra Müdürlüğü 2010/15506 Esas sayılı icra dosyasına konu borcun ve buna bağlı faiz borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ve birleşen davanın reddini savunmuştur.Davalı-birleşen dosya davacısı vekili, asıl davanın davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş; Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açmış olduğu davada davacıya borç olarak vermiş olduğu 62.294,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Beyoğlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, 24.05.2011 tarihli görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, dosyaya bakan İstanbul 3. Aile Mahkemesi'nin 2011/363 Esas sayılı dosyası ile asıl dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir.Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise alacaklardan talep edilenlerin bir kısmının tefrikine ve geri kalan alacak yönünden ise reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, süresi içerisinde her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı, menfi tespit ve alacak isteğine ilişkindir.Taraflar, 08.03.2007 tarihinde evlenmiş, 08.05.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 05.05.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır.Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m.).1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-birleşen dosya davalısı vekilinin ve davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı-birleşen dosya davalısı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinden; Davacı taraf, mal rejiminin tasfiyesi ile birlikte dava dilekçesinde açıkca davalı tarafça açılan icra takibine konu borca ilişkin olarak menfi tespit talebinde bulunmuştur. Bu davanın, yasal dayanağı İİK 72. maddesi uyarınca genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir ve görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında dikkate alınır. Mahkemece “Davacısı A.. K.. olan davada her ne kadar açılan dava edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiye ve davalının alacağa ilişkin açmış olduğu dava nedeni ile borcun ve faiz borcunun olmadığının tespitine dair tanımlanmış ise de davalı-k.davacı Nilgün tarafından açılan ve mahkememiz dosyasında birleştirilen İstanbul 3. Aile Mahkemesinin 2011/363 esas sayılı dava dosyasındaki talep ile birlikte değerlendirildiğinde, açılan alacak davasına karşı açılmış borcun olmadığına dair cevap mahiyetinde ve tasfiye talebi mahiyetinde bir dava olduğu dilekçe içeriğinden anlaşılmıştır.” şeklindeki gerekçe hatalıdır. Mahkemece yapılması gereken; menfi tespit talebinin görev yönünden reddine karar verilerek, dava dosyasının görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesi kararı verilmesidir.2-Taraflardan kadın eş Nilgün'ün birleştirilen İstanbul 3. Aile Mahkemesi'nin 2011/363 Esas sayılı daıva dosyasındaki talebi, adına kayıtlı bulunan Banka hesaplarından erkek eş tarafından çekilen ve ödünç olarak davacıya verildiği idda edilen 62.294,00 TL para alacağına ilişkindir. Bu talebin yasal dayanağı “tüketim ödüncü (karz) sözleşmesi (eBK.m.306; TBK.m.386) olup; genel hükümlere göre incelenmesi gerekmekte olup, görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleri'dir.Diger yandan erkek eş Agim'in dava dilekçesinde, mal rejiminin tasfiyesiyle birlikte, kadın eş Nilgin'ün Kadıköy 4. İcra Müdürlüğü'nün 2010/15506 takip sayılı dosyasıyla yaptığı icra takibine konu borç için, “menfi tespit talebinin (davasının) de mevcut olduğu; anılan icra takibine konu alacağın da tüketim ödüncü (karz) hukuki ilişkisine dayalı olduğu görülmektedir. Bu icra takip alacağı katılma alacağına ilişkin olmadığı ve uyuşmazlık İİK'nun 72. maddesi uyarınca genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiğinden; görevi yine Asliye Hukuk Mahkemesi'ne aittir. Durum böyle iken taraflardan Agim'in menfi tespit talebinin (davasının) mahkemece dava niteliğinde olmayıp karşı tarafa cevap dilekçesi niteliğinde kabul edilerek esasının incelenmemesi de doğru olmamıştır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında dikkate alınır. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin temyiz edilmeksizin kesinleşen görevsizlik kararı bu nedenle doğru değildir. O halde; Mahkemece yapılacak işlem; gerek taraflardan erkek eş Agim'in karşı tarafın Kadıköy 4. İcra Müdürlüğü'nün 2010/15506 sayılı icra takip dosyasına karşı açtığı “menfi tespit talebi (davası)”, gerekse taraflardan kadın eş Nilgin'ün birleştirilen İstanbul 3. Aile Mahkemesi'nin 2011/363 Esas sayılı dava dosyası hakkında öncelikle “ayırma kararı” (HMK.m.167), sonra da Asliye Hukuk Mahkemesi'ne görevsizlik kararı (HMK.m.115/2) vermek olmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeple 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca her iki taraf yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen sebeple REDDİNE, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı-birleşen davalıya iadesine ve 50,40 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalı-birleşen davacıya iadesine, 27.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.