Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1930 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8371 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiKatılanlar : 1- ..., 2- .....Suç : İftiraHüküm : TCK'nın 267/1, 43/1-2, 62/1, 53. maddeleri uyarıncamahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü:Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "15.10.2001" yerine "01.10.2001" yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.Ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında ana kural sanık hakkında fiili işlediği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Ancak sonradan yürürlüğe giren kanun failin lehine ise bu kanun uygulanacak ve infaz edilecektir. Anayasanın 38/2. maddesi uyarınca suç (dava) ve ceza zamanaşımına ilişkin kanunların uygulanması bakımından da aynı kural geçerlidir. Bu bakımdan zamanaşımı süresini kısaltan kanun, failin lehine olduğundan geçmişe etkili olacak iken, zamanaşımı süresini uzatan kanun failin aleyhine olduğundan geçmişe etkili olmayacaktır.5237 sayılı Kanunun 267/8. maddesinde "iftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar." şeklinde yapılan düzenleme 765 sayılı Kanunun 285. maddesinde yer almamaktadır.5237 sayılı Kanunun lehe olduğu kabul edilerek uygulama yapılması nedeniyle, zamanaşımı süresinin de 5237 sayılı Kanuna göre belirlenmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.04.2008 gün ve 79/90 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, cezalandırma olanağının bulunduğu bir ahvalde, 5237 sayılı Kanun hükümleri ceza süresi itibariyle sanık lehine ise de, zamanaşımı süresinin 765 sayılı Kanun hükümleri uyarınca gerçekleşmesi nedeniyle ./..765 sayılı Kanun hükümleri uygulandığında sanığa ceza verilebilme olanağı büsbütün ortadan kalkacağından 765 sayılı Kanun sanık lehine sonuç doğurabilme niteliğine kavuşmuştur.Sanığa atılı 765 sayılı TCK'nın 285. maddesinde düzenlenen iftira suçu için belirlenen cezanın süresi itibariyle, suç tarihinde yürürlükte olan ve dava zamanaşımı yönünden 5237 sayılı TCK'ya göre sanık lehine hükümler içeren, 765 sayılı Kanunun 102/4. ve 104/2. maddelerinde belirlenen zamanaşımının suç tarihi ile hüküm tarihi arasında gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,Kanuna aykırı olup sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK'nın 322. maddesine istinaden sanık hakkındaki davanın zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.