Dava, farklı yaşlılık aylığı alınmasına neden olan mevzuatın, eşitlik ilkesine aykırılık nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvuru yoluyla iptali sağlanarak, iptal sonrasında tahsis tarihinden itibaren geçen süre için gelişme oranlarının yaşlılık aylığına yansıtılması ve fark emekli aylıklarının ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; bir davanın dinlenebilmesi (esasına girilebilmesi) için gerekli şartlar arasında, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunması, başka bir deyişle hukuki korunma ihtiyacının varlığının gerekli olmasına; salt ekonomik gerekçeler ileri sürülerek, yasal düzenlemelerin iptali ve buradan çıkacak sonuca göre aylıkların yükseltilmesi istemiyle açılan davada, yargı önünde dava yoluyla korunması gereken bir hukuki yararın bulunmadığı; farklı dönemlerde aylığa hak kazananlar arasındaki farklılıkların, yasa koyucu tarafından oluşturulacak düzenlemelerle giderilmesinin mümkün olduğuna ilişkin mahkeme yaklaşımında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Ancak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 417. maddesindeki, “Kanunen musarrah olan hallerden maadasında masarifi muhakemenin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasına karar verilir." düzenleme karşısında; yasanın öngördüğü ayrık durumlar kapsamında yer almayan karar nedeniyle, Hukuk Genel Kurulu’nun 28.05.2008 günlü 2008/10370 Esas, 2008/410 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 417/1. maddesi uyarınca davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu yönü gözetilmeksizin; “Davacının aldığı yaşlılık aylığının miktarı, yaşlılık aylığına hak kazanmasından sonra yürürlüğe giren yeni yasaların ve hükümlerinin davalı Kurumun gelirlerini korumak amacıyla da yapılmış olması karsısında takdiren davalı Kurum lehine, vekalet ücreti verilmesine gerek görülmemiştir." gerekçesinden hareketle hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Anılan aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.SONUÇ: Hüküm fıkrasına, “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı Kurum yararına taktir olunan 1000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine ve kararın bu sekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.