17. Hukuk Dairesi 2013/21467 E. , 2014/1917 K.TASARRUFUN İPTALİGÖREVLİ MAHKEMEİCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 277İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 283İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 281
"İçtihat Metni"Davacı
Banka vekili, davalı borçlu İbrahim aleyhine icra takibi yaptıklarını,
borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava
konusu taşınmazdaki hissesini davalı Neriman’a satışına ilişkin
tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı Neriman vekili davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı borçlu usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.Mahkemece,
uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve çözümünde TTK
hükümlerinin uygulanacağı gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden
reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz
edilmiştir.Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İcra
ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun
iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı
ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet
kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve
dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini
sağlamaktır.Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf
konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde
eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs
üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve
satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası,
alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan
doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı
gibi alacağın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmasının da görev
hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi yoktur. Kaldı ki davada
incelenmesi gereken husus davalı borçlunun yaptığı tasarruflarının
iptali gerekip gerekmediği, başka bir anlatımla İİK 277 vd maddelerinde
belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Açıklanan şekli ile
görevin, İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu da
açıktır. Hal böyle olunca davaya devam edilerek taraf delilleri toplanıp
sonucuna göre bir karar vermek yerine yazılı gerekçe ile görevsizlik
kararı verilmesi isabetli değildir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan
nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün
BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri
verilmesine 17.02.2014 tarihinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere
oybirliğiyle karar verildi.