Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1883 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25868 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçluların, dayanak senetlerin sözleşme nedeniyle teminat olarak verildiğini ve sözleşme doğrultusunda edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin, dolayısıyla alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılama gerektirdiğini ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece, 05.12.2012 düzenlenme tarihli 100.000 TL'lik senedin teminat senedi olduğu gerekçesiyle bu senet yönünden istemin kabulüne, ancak 26.05.2013 düzenlenme tarihli 100.000 TL'lik senedin teminat senedi olduğu ispatlanamadığından, bu senet yönünden istemin reddine karar verilmiştir.Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir (HGK’nun 14.03.2001 tarih, 2001/12-233 E, 2001/257 K. sayılı ve 20.06.2001 tarih, 2001/12-496 sayılı kararları).Somut olayda, borçlular, takibe konu senetlerin keşide ve vade tarihi ile lehtar bölümü boş olacak şekilde teminat olarak verildiğini ileri sürerek 05/12/2012 tarihli sözleşmeyi sunmuşlar ve sözleşmenin 7. maddesinde, sözleşmeden kaynaklı alacakların teminatı olarak 100.000 TL bedelli 2 adet bononun takip borçluları tarafından takip alacaklısına verildiği belirtilmiş ise de, söz konusu sözleşmede takibe konu bonolara açıkça atıf bulunmamaktadır. Ancak, alacaklı vekilinin 18/05/2015 tarihli cevap dilekçesinde, borçlu ile aralarında 05/12/2012 tarihli sözleşme bulunduğunu, sözleşmenin 6. maddesi gereği borçluların kendilerine borcunun olduğunu ve sözleşme uyarınca, borçlularca verilen senetlere dayalı olarak icra takibine girişildiğini ileri sürdüğü görülmektedir. Bu durumda, takibe konu bonoların teminat amacıyla verildiği alacaklının kabulü ile çekişmesiz hale gelmiş olup, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borcun varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirir.O halde, mahkemece, takibe dayanak senetlerin, sözleşme kapsamında şarta bağlı olarak ve teminat amacıyla verildiği, dolayısıyla alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiği dikkate alınarak, istemin tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.