Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1882 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3429 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : ... AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2014NUMARASI : 2013/414-2014/617ağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, boşanma davası açıldıktan sonra davacının müşterek konuta geldiğinde müşterek hanenin kilidinin değiştirilmesi nedeniyle içeriye giremediğini, davacının bu konu ile ilgili olarak kendi şahsi eşyaları ile bir miktar paraya davalı tarafından el konulması nedeniyle savcılığa şikayette bulunduğunu, davalının davacıya ait şahsi ve mesleki malzemelerinin de bulunduğu tüm eşyaları alıp müşterek haneyi terk ettiğini, yine davacının babaannesinden kalan elmastraş olarak bilinen 1 adet altın bilezik, 1 adet baklava dilimli kelepçeli altın bilezik,75 cm.altın zincir ve 1 adet erkek altın kolyenin de davalıda bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere liste halinde sunulan ve davalının yedinde bulunan eşyaların davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde eşyaların toplam değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğunu, davacının boşanma davasında da bu taleplerde bulunduğunu, ziynetlere ilişkin baklava dilimli kelepçeli altın bilezik ve künyenin davalıda olmadığını, belirtilen ziynetlerin tamamının 2009 yılında bozdurularak araç alındığını, sonrasında da bu aracın satılıp araç bedelinin davacının babasına ait evin borcuna harcandığını, talep edilen eşyaların bir kısmının kendisinde olup bunların davacıya teslim edilebileceğini, bir kısmının ise ikinci el alım mağazasına satıldığını ve bu eşyaların ikinci el değerinin davalıya ödenebileceğini, talep edilen bir kısım eşyanın ise müşterek haneye kendisi tarafından getirilmiş olup, kendisine ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; hükümde cins ve nitelikleri sayılan bir kısım çeyiz eşyalarının bedeli olan toplam 4.600 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; yine hükümde cins ve nitelikleri sayılan bir kısım çeyiz eşyaları ile ziynetlerin ve paralara yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Somut olayda; mahkemece, davacı tarafından faturası ibraz edilen ve bilgisine başvurulan tanıkların beyanlarında davacıya ait olduğunu beyan ettikleri eşyaların davacıya iadesinin gerektiği; bunun dışında kalan eşyaların ise davalıya ait olduğu ve davalıda kalması gerektiği hususu gözetilmeden hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak; HMK’nun 266. maddesi uyarınca "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir; hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez." Diğer yandan, görüşüne başvurulan bilirkişinin konusunda ehil olması gerekir.Bu kapsamda da eşya bedellerinin tespitine ilişkin olarak da yukarıda ifade edilen yasa hükmü gözetilmeden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan mahkemece takdiri değerlendirme ile eşya bedellerinin tespiti yoluna gidilmesi de doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tarafça faturaları ibraz edilen ve tanıkların da beyanlarında davacıya ait olduğunu belirttikleri eşyaların davacıya iadesinin gerektiği, diğer talep edilen eşyaların ise davalıda kalması gerektiğinin gözetilmesi; yine eşya bedellerinin tespitine yönelik olarak da alanında uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.