Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/12/2014NUMARASI : 2014/62-2014/663Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dilekçesi ile; KKTC ve TC vatandaşı olan tarafların murisi G... O...'ın 31.07.2012 tarihinde vefat ettiğini, 11.01.2007 tarihinde yazdığı vasiyetnamesinde davacıları mirasçı olarak tayin ettiğini, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde açılan vasiyetnameye kanuni mirasçılardan itiraz gelmediğini, mahkemece bilimum terekenin yegane hak sahiplerinin kardeşleri Y.. Z.. ve Y.. M... olduğuna, diğer varislerin terekeden hak sahibi olmadığına karar verildiğini, murisin Türkiye'de bir adet taşınmazı olduğundan Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 11.12.2013 tarihli 254/2012 sayılı kararının tenfizine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçeleri ile; murisin aynı zamanda TC vatandaşı olması sebebiyle 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 532. maddesi gereğince vasiyetnamenin noter veya sulh hakimi tarafından yazılması gerektiğini, ayrıca yazıldıktan sonra vasiyet edenin okuyup son arzularını içerdiğini en az iki tanığın huzurunda memura beyan etmesi gerektiğini, bu şartlara göre hazırlanmayan vasiyetnamenin geçersiz olduğunu, ayrıca davanın dayanağı olan kararın mahkeme kararı niteliğinde olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; murisin aynı zamanda KKTC vatandaşı olduğundan ve Kıbrıs'ta yaşamakta iken vasiyetname hazırladığından Lefkoşa yetkili ve görevli mahkemesinin hukuka uygun bulduğu ilgili KKTC Yüksek Mahkemesi ile İçişleri Bakanlığı ve TC Konsolosluğu tarafından tasdik edilen vasiyetnamenin açılması ve mirasçı tayin edilmesi kararı geçerli olduğu, KKTC Mahkeme kararlarının Türkiye'de infaz edilmesinde engel bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davaya konu istem, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin bulunmakla öncelikle, buna ilişkin yasal düzenlemeler ile kavram ve kurumların irdelenmesinde yarar vardır:Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun(MÖHUK)’un İkinci Kısmının İkinci Bölümünde düzenlenmiştir. Kanunun 50 ilâ 57.maddeleri “tenfiz” e, 58 ile 59.maddeleri ise “tanıma”ya ilişkindir.5718 sayılı Kanunun;“Tenfiz Kararı” başlıklı 50.maddesinin 1.fıkrasında:“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.”“Tenfiz İstemi” başlıklı 52.maddesinin 1.fıkrasının 1.cümlesinde:“Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir..”" Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir" başlıklı 53.madde de;Dilekçeye eklenecek belgeler"a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi." olarak belirtilmiştir.“Tenfiz Şartları” başlıklı 54.maddesinde:“(1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.”“Tebliğ ve İtiraz” başlıklı 55.maddesinde:(1) Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.(2) Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir.”“Karar” başlıklı 56.maddesinde:“Mahkemece ilâmın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır.”“Yerine Getirme ve Temyiz Yolu” başlıklı 57.maddesinde:“(1) Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.”“Tanıma” başlıklı 58.maddesinde:“(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.(2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.(3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.”“Kesin Hüküm ve Kesin Delil Etkisi” başlıklı 59.maddesinde:“Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.”Hükümleri yer almaktadır.Hemen belirtmelidir ki, her mahkeme kararının kesin hüküm ve icra kabiliyeti olmak üzere iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Kesin hüküm teşkil eden mahkeme kararları-istisnalar dışında- icra kabiliyeti de taşırlar. Ne var ki, hem kesin hüküm, hem de icra kabiliyetini birlikte taşımayan mahkeme kararları da bulunmaktadır.Bir mahkeme kararının kesin hüküm ve icra kabiliyeti olmak üzere iki sonucu birlikte taşıyıp taşımadığı, kesin hüküm teşkil eden o mahkeme kararının hukuki niteliğine göre belirlenir. Aynı sonuç yabancı mahkeme kararları için de söz konusudur.Kesin hüküm, bir uyuşmazlığı nihai olarak ortadan kaldıran ve o hususun mahkemelerde yeniden inceleme konusu yapılmasına engel olan kanuni hakikat vasfıdır ve kararın aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı sebeple yeniden kaza organı önünde muhakeme konusu yapılamamasıdır.İstisnalar dışında icra kabiliyeti olan kararlar, hem maddi hem de şekli kesinlik taşıyan kararlardır.Maddi anlamda kesin hükmün, taşıdığı niteliğin gereği olarak, iki sonucu bulunmaktadır: kararın kesin delil teşkil etmesi ve aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı sebeple dava açılması halinde karşı tarafın kesin hüküm itirazında bulunabilmesidir.İşte yabancı mahkeme kararının tanınmasının hukuki gerekçesini, kararın kesin hüküm kuvveti oluşturmaktadır.Tenfiz ve tanıma davalarında; dava dilekçesine yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğinin ve onanmış tercümesinin, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin eklenmesi gerekmektedir. 5718 sayılı Yasanın 53.maddesinde yer alan düzenleme bu şekildedir.05.10.1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin 3. ve 4.maddelerinde tanımlanan şekilde ilamın aslına uygun olduğunun teyidi için onay şerhinin belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca karara işletilmesi, bundan sonra tercümenin orada bulunan Türk yetkili makamlarınca tasdikinin sağlanması gerekmektedir.Somut olayda, Lefkoşa Kaza Mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşme şerhi ile noterler yetkili tercümanı tarafından yapılan tercümenin yetkili Türk makamları tarafından onandığına dair tasdik şerhine rastlanılamamış olma sebepleri bozmayı gerektirmiştir.Mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.