7Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARARDavacı üçüncü kişi vekili, Gaziosmanpaşa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2012/21683 sayılı takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, Bakırköy 1.İcra Müdürlüğü’nün 2013/22 sayılı talimat dosyasında ilk olarak 18.01.2013 tarihinde haciz işlemi tesis edildiğini, bu hacze ilişkin olarak Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2013/259 Esas sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığını, davalı tarafça müvekkiline ait iş yerinde 19.04.2013 tarihinde ikinci defa haciz işlemi yapılarak daha önce haciz edilen mahcuzların muhafaza altına alındığını, bu davaya konu mallarla ilgili olarak da ek haciz yapıldığını, haciz işlemi yapılan iş yerinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin borçlu şirketle bağlantısının olmadığını, haciz sırasında borçlu şirket yetkilisinin bulunmadığını açıklayarak davanın kabulü ile mahcuzların müvekkiline aidiyetinin tespitine, haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, borçlu şirket ile 3.kişi arasında bağlantı olduğunu, vergi dairesi kayıtlarına göre, davacının işyeri açılış tarihinin 05.01.2011 olduğunu, borçlunun ise Ticaret Odası Kayıtlarına göre 07.04.2011 tarihinde adresini naklettirdiğini, dolayısı ile resmi kayıtlara göre 05.01.2011 tarihinden 07.04.2011 tarihine kadar borçlu ve 3.kişi şirketin aynı işyerini işlettiklerini belirterek davanın reddi ile tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine karşın duruşmalara katılmamış, cevap da vermemiştir.Mahkemece; 18/01/2013 tarihinde yapılan hacizde, PC, Pişirme fırını ve ekmek dilimleme makinesinin haczedildiği, üçüncü kişi konumunda olan davacının mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunarak, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük süre içinde bu davayı açtığı, borçlu şirket yetkilisinin haciz adresinde olduğu, icra emri tebliğ adresinin de haciz adresi olduğu, mülkiyet karinesinin davalı alacaklı lehine olduğu, davacının ise mülkiyet karinesinin aksini kesin ve inandırıcı delillerle ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, 10.10.2013 tarihli ek karar ile; uyuşmazlık konusu değer 5.240,00 TL'yi geçmediğinden, miktarı itibarı ile kesin olarak verilen kararın temyiz kabiliyeti olmadığı gerekçesi ile HMK.'nun 344 ve 346/2. maddeleri uyarınca temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de; dava dilekçesinin konu kısmında ve dava dilekçesinin içeriğinde,19.04.2013 tarihinde yapılan hacze konu mahcuzlara ilişkin olarak istihkak iddiasında bulunulduğu belirtilmiştir. Kaldı ki dava değeri 26.000 TL olarak gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Bu durumda, dava konusu değerin 26.000 TL olduğu açıktır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasa'nın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa'nın yürürlüğe girdiği 30.07.2003 tarihinden sonra icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000.000.000.- TL’sını geçmesi gerekir. İİK'na 4949 sayılı Yasa'nın 102. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı'nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların (on milyon TL) 10,00.-TL'sını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.Buna göre hesaplama yapıldığında 2013 yılında İcra Mahkemelerince istihkak davaları sonucunda verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyiz konusu 5.240.00-TL’sının üzerinde bulunmalıdır.İİK’nun 363. maddesinin 1. fıkrasının 7. bendinde temyiz edilebilecek kararlar arasında sayılan istihkak davalarında ve istihkak davalarına ilişkin takibin taliki kararlarında temyiz incelemesi yapılabilmesi için aynı fıkranın son cümlesinde yer alan özel düzenlemeye göre İcra Mahkemesi kararının taalluk ettiği malın veya hakkın değerinin belirlenen bu miktarı geçmesi şarttır.Somut olayda dava konusu 19.04.2013 tarihinde yapılan hacizle ilgili temyiz konusu mahcuzların değerinin 5.240.00 TL'nin üzerinde olması ve hükmün kesin nitelik taşımaması nedeni ile temyiz dilekçesinin reddine yönelik ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.İşin esasına gelince; yukarıda açıklandığı üzere davacı taraf dava dilekçesinde 19.04.2013 tarihinde yapılan hacze konu mahcuzlara ilişkin olarak istihkak iddiasında bulunmuş olup yargılamanın 1.oturumunda davacı vekili davaya konu malların 18.01.2013 tarihinde haczedilen mahcuzlardan farklı olduğunu beyan etmiş, alacaklı vekili de bu beyanı doğrulamıştır. Kaldı ki, dava harcı da 26.000 TL üzerinden yatırılmıştır. Ne var ki, Mahkemece, 18.01.2013 tarihinde haczedilen mahcuzlarla ilgili olarak istihkak iddiası değerlendirilerek hüküm kurulmuştur.6100 sayılı HMK’nun 26/1.maddesinde aynen “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez…” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, talep ve dava konusu edilmeyen 18.01.2013 tarihli hacze konu mahcuzlara yönelik istihkak iddiası hakkında karar verilmesi de anılan kanun maddesine aykırılık oluşturmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.