Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18704 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11371 - Esas Yıl 2015





Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 1995 yılında evlendiklerini, davalının evlilik hayatı boyunca sorumsuz davrandığını, eşi ve çocuklarının ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, davalının her zaman kendi ailesine önem verdiğini, maddi olarak eşi ve çocuğunun ihtiyaçları ile ilgilenmeyerek kendi ailesine maddi destek sağladığını, davalının sorumsuz tavır ve davranışlarının devam ettiğini, davacıyı başka bir kadınla internetten görüşmek suretiyle aldattığını, yine davacı eşine evlilikleri boyunca onunla mutlu olmadığını tavır ve davranışları ile ifade ettiği gibi sözlü olarak da bunu dile getirdiğini, ayrılıkları süresince de davalının eşi ve çocuğu ile ilgilenmediğini, davalının açtığı boşanma davasının ise davacıya atfı kabil kusur bulunmadığından reddedildiğini, davalının Yarbay olarak görev yaptığını, ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek, davacı lehine aylık 1.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki evlilik birliğinin sarsılmasına davacının sebebiyet verdiğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu, evlilikleri boyunca davacının davalının ailesini sürekli aşağıladığını, davalıya huzursuzluk yaşattığını, davalının davacı ve müşterek çocuğun ihtiyaçları ile ilgilendiğini, nitekim müşterek çocuğun İzmir'de davalının ailesinin yanında kaldığını, kurs vb. masraflarının ise davalı babası tarafından karşılandığını, davalının aylık 3.674 TL geliri olup, kredi borçları bulunduğunu, davacının ailesinin ise maddi durumunun çok iyi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/125 Esas- 2014/112 Karar sayılı boşanma dosyasının reddine ilişkin kararın kesinleşme tarihi olan 14/05/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı lehine aylık 400 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir.4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) Davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davalı kocadan fazla bile olması davalı kocayı ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir.Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına göre; davacının ev hanımı olup geliri olmadığı, babasının yanında ikamet ettiği; davalının ise dosyada bulunan maaş bordrosuna göre 15.12.2014 tarihi itibariyle net maaşının 4.293,83 TL olduğu anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelirine göre davacı lehine takdir edilen tedbir nafakası miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde düşüktür. Tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde davalının gelirinin ve tarafların birlikte yaşadıkları sırada sürdükleri yaşam koşullarının dikkate alınması gerekir.Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı için daha yüksek tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı, dava, boşanma davası açılması nedeninden ayrı olarak, ayrı yaşamada haklılık iddiası ile açılmış tedbir nafakası istemine ilişkindir. Bu itibarla nafakanın dava tarihinden itibaren tahsiline karar vermek gerekirken mahkemece boşanma dosyasının reddine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmiş olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş, davacı lehine yukarıda ifade edilen hususlar gözetilerek daha yüksek nafakaya hükmedilmesi ve hükmedilecek nafakanın başlangıç tarihinin ise Yerleşik Yargıtay uygulaması da dikkate alınarak dava tarihi olarak belirlenmesi olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.