Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.06.2013 gün ve 95/314 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, dava konusu 511 parsel sayılı taşınmazın 1976 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... adına, 514 parsel sayılı taşınmazın da 53/60 hissesinin vekil edeni adına, geriye kalan 7/60 hissesinin ... adına tespit ve tescil edildiğini, vekil edenin taşınmazı kendisinden önceki zilyetlerin eklemeli zilyetliği ile birlikte davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyet olarak yaklaşık 50 seneden beri kullanıldığını, tapuda ölü olarak adına kayıt yapılan kişileri bilen tanıyan olmadığını, gerçekten yaşayıp yaşamadıklarının bilinmediğini, yaşamış olsalar dahi 70-80 yıl önce ölmüş olmaları gerektiğini, vekil edeni yararına TMK'nun 713/2. maddesinde belirtilen kazanma koşulların oluştuğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazlarda ..ve ... üzerindeki kayıtların iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında, dava konusu taşınmazlarda kayıt maliki olmadığını bu nedenle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, bundan ayrı dava konusu 511 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki ölü....nin kim olduğunun belli olduğunu ve mirasçılarının bulunduğunu, davacı lehine TMK'nun 713. maddesinde belirtilen kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının 511 ve 514 parsel sayılı taşınmazları 50 seneden fazla nizasız fasılasız kullandığı, tapu kayıt maliki ...'nin kimliği tespit edilmiş ise de ölümünden sonra davacının zilyetliğinin 37 yıl olduğu..yönünden tanıyan bilen olmadığı, davacı tarafından "maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan" hem de "malikin 20 yıl ölmüş olması" koşullarına ayrı ayrı dayanıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile 511 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı tapunun, 514 parsel sayılı taşınmazda... adına kayıtlı 7/60 payın iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, TMK'nun 713/2. fıkrasında açıklanan tapu kütüğünde maliki kim olduğu anlaşılamayan ve malikinin 20 yıl önce ölmüş olması hukuki sebebine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.Hemen belirtmek gerekir ki; TMK'nun 713/2. maddesindeki üç hal birbirinden ayrı dava sebebidir. İspat koşulları da farklıdır. Ne var ki; olayları bildirmek taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Mahkemece tapu kütüğünden malikinin kim olduğu anlaşılamayan ve 20 yıl önce ölmüş olması sebebi benimsenerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan soruşturma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Şöyle ki dava konusu 511 sayılı taşınmaz, kadastro çalışmalarında ... 1303 tarih 60-61 sıra numaralı tapu kaydının revizyonu sonucu, .... adına 11.10.1971 tarihinde tespit edildiği, 514 parsel sayılı taşınmazın ise 08.12.1966 tarih 7 sıra numaralı ve... 1303 tarih 56-57 sıra numaralı tapu kayıtlarının revizyonu sonucu 53/60 hissesinin ..., 7/60 hissesinin ... adına 11.10.1971 tarihinde tespit edildikleri, tutanaktaki tespitlere itiraz edildiği ve Tapulama Komisyonu'nun 16.08.1976 tarih 1108 sayılı kararı ile itirazların reddi ile tespit gibi tescillerine karar verildiği, 19.01.1977 tarihinde tapuya tescilinin yapıldığı görülmektedir. Dosya içerisinde yapılan incelemede, 514 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 08.12.1966 tarih 7 sıra numaralı ve... 1303 tarih 56-57 sıra numaralı tapu kayıtlarının geldi ve gittileri getirtilmediğinden kayıt maliki ...'in bilinen kişi olup olmadığı yönünde bir yargıya varmak mümkün değildir. Ne var ki, bundan önce davada taraf teşkilinin sağlanması zorunludur. Dava TMK’nun 713/1 ve 2. maddelerine dayalı olarak açıldığına göre, yargılama sırasında da taraf teşkilinin sağlanması mümkündür.Bilindiği gibi, bir davanın görülebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesiyle mümkün olur. HUMK'nun 73. maddesinde ; "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde Hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez," denilmektedir. Madde metninde açıkça görüldüğü üzere taraflar, yöntemine uygun bir biçimde davet edilmedikçe mahkemece karar verilemez. Aynı durum Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 27. maddesinde de; "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler" amir hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddede yer alan "hukuki dinlenilme hakkı" itibarıyla 73. maddesindeki durum ifade edilmiştir. Bu hak, Anayasa'nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Bu hak iddia ve savunma hakkı olarak da bilinse iddia ve savunma hakkından daha geniş ve daha üst bir kavram olarak nitelendirilmektedir.Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar, işin esası hakkında bir karar verilmiş ise de, yargılama sırasında tapu kayıt malikleri ...ve... veya mirasçılarına herhangi bir şekilde tebligat yapılmamış ve taraf teşkili sağlanmamıştır. Böylece, davada taraf sıfatıyla savunma hakkı tanınmamış ve daha ötesi savunma hakkı kısıtlanmıştır. Saptanan bu somut ve hukuki olgulardan da anlaşılacağı üzere davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz (HGK'nun 22.02.2012 tarih, 2011/8-763 E., 2012/85 sayılı Kararı).Her ne kadar, kayıt malikleri davalı gösterilmemiş, dava Hazine'ye yöneltilerek açılmış ise de, TMK’nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında ancak kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK’nun 501. maddesiuyarınca son mirasçı sıfatıyla dava Hazine’ye yöneltilerek açılır veya daha sonra bu durumun anlaşılması halinde anılan madde gereğince dava Hazine’ye yöneltilir. Şu aşamada, kayıt malikinin sağ olup olmadığı, mirasçı bırakıp bırakmadığı henüz anlaşılamamaktadır. Tapuiptali ve tescil davalarında kural olarak dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Bu nedenle öncelikle, kayıt malikleri ..ve ...'e ait hasımlı veraset belgesinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, veraset davasında Hazine’nin hasım olarak gösterilmesi, alınacak veraset belgesine göre mirasçılarının bulunduğunun anlaşılması durumunda davanın mirasçılarına yöneltilmesi, taraf teşkilinin açıklandığı biçimde sağlanması, revizyon gören 08.12.1966 tarih 7 sıra numaralı ve ...l 1303 tarih 56-57 sıra numaralı tapu kayıtlarının tüm geldi ve gittilerinin Yerel Tapu Müdürlüğü’nden, burada bulunmaması halinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan getirtilerek dosya arasına konulması, kayıt malikleri arasında ...n yer alıp almadığının araştırılması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hatalı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru değildir.Açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK. M.297/ç) ve HUMK'nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.