MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/03/2015NUMARASI : 2014/150-2015/113Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Eyüp 4. Noterliği'nde düzenlenen, 02.12.2010 tarihli satış sözleşmesiyle, 23.000,00 TL ödeyerek dava dışı üçüncü kişiden araç satın aldığını, satış bedeli dışında, 70,00 TL devir bedeli ve 250,00 TL Zorunlu Trafik Sigortası ödediğini, sonradan, satışı yapan ve kendisini Emre olarak tanıtan kişinin, gerçek malik Emre olmadığının anlaşıldığını, aracın müvekkilinin elinden alındığını, satış işlemi sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek işlem yapan noterin, müvekkilinin doğmuş olan zararından sorumlu olduğunu ve bu zararı tazmin etmesi gerektiğini belirterek, 23.320,00 TL'nin davalı noterden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin eylemi ile davacının iddia ettiği zararın meydana gelmesi arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, 30.05.3013 tarih, 2011/42 E.; 2013/373 K. sayılı ilamla, davalı noterin eylemi ile davacının uğradığı zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyanın temyiz incelemesi Dairemizce yapılmış, Dairemizin; 27.11.2013 tarih ve 2013/14070 E.; 2013/16771 K. sayılı ilamıyla, araç satış sözleşmesi aslı, satıcı adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesi ve sahte araç ruhsatı getirtilerek uzman bilirkişiye incelettirilmesi, satıcı adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesinin ve sahte araç ruhsatının iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı noterin sahte belgeyi anlamasının mümkün olup olmadığı, davalı noter yönünden, haksız fiil failinin kusurlu eylemi ile illiyet bağının kesilip kesilmediği hususlarında rapor aldırılması, satıcının soyadını sözleşmede "Hsırcı" olarak yazmasına rağmen noterin bu yazım hatasını fark etmemesinin, noterin sorumluluğuna bir etkisi bulunup bulunmadığı tartışılarak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Bozma ilamına uyan mahkemece; satış sözleşmesine esas alınan nüfus cüzdanı aslı temin edilemediğinden dosyada bulunan fotokopisiyle birlikte iğfal kabiliyetinin tespiti için Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilmiş, Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği, 21.10.2014 tarihli raporda, fotokopi belgelerin yapılan tahrifatın özelliklerini tam olarak yansıtmadığını, inceleme konusu belge üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığının tespiti ile iğfal kabiliyeti hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirilmesinin mümkün olmadığını bildirmiş, bunun üzerine mahkemece; satıcının soyadını satış sözleşmesinde "Hsırcı" olarak yazmasına rağmen noterin bu yazım hatasını fark etmemesinin, noterin yapılan işlemde gerekli dikkat ve özeni göstermediğini ortaya koyduğu gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gidilmiş, 23.320,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; sahte belgelerle yapılan araç satışı nedeniyle uğranılan maddî zararın, davalı noterden tahsili istemine ilişkindir.Noterlik Yasası'nın 162.maddesi gereğince noterler, yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumludurlar. Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu üzere, zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır.Noterlik Yasası'nın 72.maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması ve gerçek maliki iyi tespit edememesi, hatalı ve eksik bir işlemdir.Bu bağlamda davalı noterin, sahte kimlik belgesine dayanarak satış sözleşmesini tamamlamış olması özen yükümlülüğünün kusurlu şekilde aksattığını göstermekte olup, noterin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kesilmediği açıktır.Bu bağlamda mahkemece, davalı noterin sorumluluğu cihetine gidilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak, araç alım-satım işi ile iştigal eden davacının, araç alım-satımı konusunda mesleki tecrübesi de dikkate alındığında, satıcı ve araç hakkında yeterli araştırma yapmaması, satışa esas olan belgeleri incelememesi, noterde yapılan satıştan önce haksız fiil faili ile aralarında yaptıkları harici satış sözleşmesinde satıcının soyadını "Hasırcı" olarak yazıp, "Hazırcı" olarak düzeltmesinden ve yine noterde satış işlemi yapılırken satıcının soyadını "Hsırcı" olarak yazmasından şüphelenmemesi, davacının somut olayda kendisinden beklenen özeni göstermediğini ortaya koymaktadır.Zarar görenin kendi menfaatlerini korumak için makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denir.Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. (BK m.43/1; TBK'nın 51/1)Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. (BK m.44; TBK m.52)Hal böyle olunca mahkemece; davacının bölüşük kusuru nedeniyle, toplam zarar miktarından uygun bir indirim yapıldıktan sonra kalan miktardan davalı noterin sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının bölüşük kusuru olduğu göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.