Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18437 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26432 - Esas Yıl 2013





Sanıklar Ş, M ve Mt hakkında Çankırı Cumhuriyet Başsavcılığının 30.01.2001 tarihli iddianamesi ile hırsızlık suçundan açılan kamu davası sonucunda verilen Çankırı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2006 gün ve 2001/177 Esas, 2006/271 Karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK'nın 142/2-d, 43/2, 62. maddeleri uyarınca her üç sanığın ayrı ayrı 3 yıl 1 ay 15'er gün hapis cezası ile mahkumiyetlerine karar verildiği hükmün sanıklar müdafiileri tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 18.04.2009 tarihli tebliğname ile hükmün bozulmasının talep edildiği Dairemizin 27.03.2013 gün ve 2009/9450 Esas, 2013/6515 Karar sayılı ilamı ile Düzeltilerek Onama kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2013 gün ve 2013/264449 sayılı yazıları ile itiraz kanun yoluna başvurması üzerine;Dosya dairemize gönderilmekle okunarak gereği düşünüldü;5271 sayılı CMK.'nın 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile değişik 308. maddesi gereğince yapılan incelemede;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2013 gün ve KD-2013/264449 sayılı itiraz yazılarında özetle:“İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek Daire arasında suç vasfına veya sübuta ilişkin bir görüş ayrılığı bulunmamakta olup itiraz sebebi 5237 sayılı Yasanın 168.maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmamasına ve Yüksek Dairenin eleştirisi kapsamında eylemler ayrı ayrı olarak belirlendiğinde CMK.nın 231. maddesinin değerlendirmesinin gerekip gerekmediğine ilişkin bulunmaktadır.Yatılı Fen Lisesinde hizmetli olarak görevli bulunan sanıkların bayrama rastlayan tatil gününde yatılı olarak pansiyonda kalan kız ve erkek öğrencilerin oda ve dolap anahtarlarını haksız bir şekilde ele geçirip 37 öğrenciye ait dolap ve oda ile ortak kullanılan banyolardaki elektronik eşya, temizlik ve kozmetik malzemesi gibi eşyaları hırsızladıkları dosya kapsamına göre sabittir.Sanıklardan Ş soruşturma aşamasında suçu ikrar ederek çaldığı malzemelerden bir kısmını iade etmiş ve onun göstermesi ile yapılan aramalarda da diğer bir kısım eşya ele geçmiştir. Sanıkların yakalanmasından ve olayın ortaya çıkmasından sonra sanıklar müdafii mağdurların uğradığı tüm zararı giderme yollarını kullanmak istemiş ve okul idaresine verdiği dilekçe üzerine idare, 28/03/2003 tarihli yazı ile "mağdur olan öğrencilerin zararlarının giderilmesini kendileri ile görüşme sonucu sağlayabileceklerini" bildirmiştir. Bunun üzerine sanık müdafii Cumhuriyet Başşsavcılığı'na başvurarak zararın tesbitini istemiş ve Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptırdığı bilirkişi incelemesinde önce 309.745 TL bir zarar belirlenmiştir. Sanık müdafii bu miktarın 309 TL'sini TC.Vakıflar Bankasına 10/04/2001 tarih ve 20053817 numaralı makbuz ile yatırmıştır.Bu makbuz dosya içerisinde inceleme tarihinde bulunmaktadır. Sanık müdafii temyiz dilekçesine eklediği bir diğer belge ile de 046546 sayılı makbuz ile 30/04/2001 tarihinde ek ödeme yaptığını bildirmektedir.Bu ödemelerin yapıldığı dosya içerisindeki makbuzlar ile kanıtlanmıştır. Zaten mahkemede 05/07/2002 tarihinde yaptığı keşif sonucu aldığı 15/07/2002 tarihli yeminli bilirkişi raporunda buna yakın bir miktar olan 503,650 TL lik bir miktar belirlemiştir. Mağdurların büyük kısmı şikayetçi değildir.Yapılan ödemelerden anlaşıldığına göre sanıklar müdafiileri vasıtasıyla zararın tamamını gidermeye çalışmışlar ve kendilerine bildirilen miktarın çok büyük kısmını avukatları vasıtasıyla resmi olarak ödemişlerdir. Resmi olarak yatırılan paranın mağdurlara ödenmemiş olması veya mağdurların bu paranın yatırıldığından haberdar edilmemiş olmaları sanıkların sorumluluğunda değildir ve etkin pişmanlık indiriminden istifadeye bir engel teşkil etmemektedir. Bu sebeple sanıkların müdafiileri vasıtasıyla dosyaya sundukları makbuzlar doğrultusuda; mağdurların zarar miktarının belirlenip kısmi iade var ise cezada indirime rızaları olup olmadığı sorularak etkin pişmanlık hükmünün tam veya kısmi iade sebebiyle uygulanması gerekmektedir. Bu konuda eksik soruştuma yapılmış ve ödeme makbuzları değerlendirmeye alınmamıştır.Ayrıca; Yüksek Daire ilamındaki muhalefet şerhinde ve tebliğnamede belirtildiği şekilde diğer bir sorun da, sanıkların eylemine 43.madde hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı ve yukarıda arzedilen eksik soruşturma sebebi ile birlikte değerlendirildiğinde sabıkasız olan sanıklara tayin edilen ceza miktarının sonradan yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK.nın 231/5.maddesi kapsamında kalıp kalmayacağına ilişkindir.Aynı okulda uzun süredir görev yapan sanıkların her bir dolabın ayrı mağdura ait olduğunu bilmemesi beklenemez. Nitekim sanıklar dolap anahtarlarını ele geçirirken tüm mağdurlara ait ayrı ayrı muhafaza edilen anahtarların hepsini almışlar ve bunlarla ayrı dolapları açarak suçu işlemişlerdir. Zaten Yüksek Dairede ilamda yer alan eleştiride bu hususu kabul etmiş ancak karşı temyiz olmadığından bozma sebebi yapmamıştır. Fakat ilamda yer alan muhalefet şerhinde belirtildiği şekilde ceza miktarları her bir mağdura yönelik eylem için ayrı ayrı olarak belirlendiğinde ve etkin pişmanlık hükmünün uygulanması halinde CMK.nın 231/5. maddesinde belirlenen 2 yıl cezanın altında kalması mümkündür.Bu yönden de başta arzedilen itiraz sebebi ile bu hususun birlikte değerlendirilmesi ve hükmün bozulması gerekmektedir.Bu açıklamalar doğrultusunda; Yüksek Dairenin DÜZELTİLEREK ONAMA kararına karşı hükmün BOZULMASI talebiyle itiraz etme zorunluluğu doğmuş bulunmaktadır.SONUÇ VE İSTEM : Açıklanan gerekçelerle;Yüksek Dairenizin 27/03/2013 tarih 2009/9450 esas ve 2013/6515 karar sayılı DÜZELTİLEREK ONAMA kararının kaldırılarak Çankırı 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2006 tarihli 2001/177 esas,2006/271 karar sayılı hükmünün BOZULMASI, itiraz kabul edilmediği takdirde itiraz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığı'na tevdii saygıyla arz ve talep olunur.” denilmiştir.Sanıkların olay tarihinde eylemi gerçekleştirdikleri yatılı devlet okulunda hizmetli olarak görev yaptıkları, okul öğrencilerinin yurtta bulunmadıkları uzun süreli bayram tatilinde, yakınanlara ait oda ve içerisinde bulunan kilitli dolap anahtarlarını haksız olarak ele geçirip her müştekinin odalarında ve dolaplarında farklı kişilere ait olduğunu bilerek bir kısım eşyalarını çaldıkları, eylemlerinin her yakınana karşı ayrı hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43/2. maddesine yanlış anlam verilerek yazılı biçimde karar verilmesi;Sanıklardan Ş'ın soruşturma aşamasında suçu ikrar ederek çaldığı malzemelerden bir kısmını iade ettiği ve onun yer göstermesi ile yapılan aramalarda da bir kısım eşyanın ele geçirildiği, sanıkların yakalanmasından ve olayın ortaya çıkmasından sonra sanıklar müdafiinin mağdurların uğradığı tüm zararı giderme yollarını kullanmak istediği ve okul idaresine verdiği dilekçe üzerine idarenin 28.03.2003 tarihli yazı ile “mağdur olan öğrencilerin zararlarının giderilmesini kendileri ile görüşme sonucu sağlayabileceklerini” bildirdiği, bunun üzerine sanık müdafinin Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak zararın tespitini istediği, Cumhuriyet Başsavcılığının yaptırdığı bilirkişi incelemesinde önce: 309.745 TL zarar belirlendiği, sanık müdafinin bu miktarın 309 TL'sini T.C. Vakıflar Bankasına10.04.2001 gün ve 20053817 numaralı makbuz ile yatırdığı, sanık müdafinin temyiz dilekçesine eklediği bir diğer belge ile de 30.04.2001 tarihinde ek ödeme yaptığını bildirdiği, mağdurların büyük kısmının sanıklardan şikayetçi olmadığı, sanıkların mağdurların zararlarını müdafiileri vasıtasıyla gidermeye çalıştıkları, resmi olarak yatırılan paranın mağdurlara ödenmemiş olması veya mağdurların bu paranın yatırıldığından haberdar edilmemiş olmalarının sanıkların sorumluluğunda kabul edilemeyeceği ve sanıkların etkin pişmanlık indiriminden yararlanmalarına engel oluşturmadığı, mağdurların zarar miktarının belirlenip kısmi iade var ise cezada indirime rızaları olup olmadığı sorularak etkin pişmanlık hükümlerinin tam veya kısmi iade sebebiyle uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışmasız bırakılmış olması bozmayı gerektirdiği anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.Yukarıda izah olunduğu üzere;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının İTİRAZININ KABULÜNE,2- Dairemizin 27.03.2013 gün ve 2009/9450 Esas, 2013/6515 Karar sayılı DÜZELTİLEREK ONAMA kararının KALDIRILMASINA,3- Sanıkların suça konu eşyaların farklı kişilere ait olduğunu bilerek ayrı fiil ve kasıt altında ayrı mağdurlara ait suça konu eşyaları çaldıklarının anlaşılması her bir yakınana karşı ayrı hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden haklarında 5237 sayılı TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanması ve mağdurların zararlarını karşılama girişiminde bulunan sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinin karar yerinde tartışmasız bırakılmış olması ayrıca mağdur sayısınca oluşan her biri bağımsız hırsızlık eylemi ile ilgili değerlendirme yapılıp sonucuna göre hükümdensonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin takdiri gerektiğinin anlaşılmış olması Bozmayı gerektirdiğinden sanıklar savunmanlarının temyiz itirazları yerinde görülmekle Çankırı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.05.2006 gün ve 2001/177 Esas, 2006/271 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış hakkının KORUNMASINA, isteme uygun olarak 24.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.