Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 184 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 763 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 1. İş Mahkemesi'nce mahkemeninyetkisizliğine dair verilen 26.04.2012 gün ve 2011/740 E., 2012/373 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 26.09.2012 gün ve 2012/14818 E., 2012/15663 K. sayılı ilamı ile;(...Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremez hale gelen davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, yetkisizlik kararı verilerek dava dosyasının iş kazasının meydana geldiği Silifke Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Uyuşmazlık, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, belirgin olarak 5521 sayılı yasanın 5.maddesidir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde “İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabilece-ği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşmeler muteber sayılmaz” hükmü öngörülmüştür.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesine göre “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” hükmü gereğince uyuşmazlığın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5 ve 15. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin hükümleri doğrultusunda çözüme kavuşturulması gerekir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7.maddesine göre “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir."Somut olayda, davalı işveren A. Elektrik İnşaat İmalat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 29.4.2011 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket adresinin “Diyarbakır ili Yenişehir ilçesindeki" adresine nakledilmesine karar verildiği ve bu kararın dava tarihinden önce 11.5.2011 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği gibi SGK Müfettişince iş kazasına yönelik yapılan inceleme esnasında tebligatın aynı adreste yapıldığı, 15.6.2011 tarihli tebellüğ kaşesinde de yine şirket adresinin Diyarbakır olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır.Davacının, davalıların birden fazla olduğu bu davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 7.maddesine göre seçimlik hakkını davalı şirketin yerleşim yeri İş Mahkemesinde dava açarak kullanması hukuka uygun olup mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, işkazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekili 01.07.2011 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılardan A. Ltd Şti'nde çalışan davacının 05.07.2007 tarihinde, Mersin ili Silifke ilçesinde yüksek gerilim hattı tel tamiri çalışması sırasında, elektriğin kesilmemiş olması nedeniyle gerilime kapılarak yüksek gerilim hattı beton direğinden yere düşmesi sonucunda yaralandığını, davalı işverenin iş kazasının oluşumunda İş Kanunu'nun 77. maddesi ile iş güvenliği mevzuatı hükümlerine aykırı davranarak yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle %100 kusurlu olduğunu belirterek, 750.000 TL manevi tazminatın ve şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı T. Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın gerçekleştiği yerin Mersin ili olduğu, davalı Toroslar A.Ş.'nin şirket adresinin Seyhan-Adana, A. Ltd Şti'nin sözleşmede yer alan adresinin Yüreğir-Adana olduğunu, bu nedenle davada Adana mahkemelerinin yetkili olduğunu, tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını ve olayda şirketlerine kusur izafe edilemeyeceğini, davalılar arasında düzenlenen sözleşmede işin devamı sırasında meydana gelebilecek kazaların sebep olacağı her türlü zarardan yüklenicinin doğrudan sorumlu olacağının kararlaştırıldığını belirtilerek, davanın reddini savunmuştur.Davalı A. Elektrik İnş. İml. Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın Silifke şantiyesinde meydana geldiğini, tüm işgüvenliği önlemlerinin alındığını, işverenin olayın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, “6100 sayılı HMK'nın 7. maddesi ile ortak yetkili mahkemenin yetkisinin kesin yetki haline getirildiği, somut olayda iş kazasının meydana geldiği Silifke ilçesinin ortak yer olduğu” gerekçesiyle dava dilekçesi yetki yönünden reddedilerek mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli Silifke Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'ne gönderilmesine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle yetkisizliğe ilişkin hükümde direnilmiştir.Direnme hükmü davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle, mahkemece usulüne uygun olarak direnme hükmü kurulup kurulmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.Somut uyuşmazlıkta mahkemece, Özel Daire bozmasına konu ilk kararda “Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi” yetkili kabul edilmiş iken, direnme olarak adlandırılan kararda yetkili mahkeme olarak bu kez “Silifke Asliye Hukuk (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi” belirtilmiştir.Her ne kadar hüküm fıkraları arasında farklılık bulunmakta ise de, mahkemece bozmaya konu ilk kararının gerekçe kısmında “Silifke Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin” yetkili bulunduğunun açıklanması ve Silifke ilçesinde ayrı bir iş mahkemesinin bulunmaması karşısında; hüküm fıkrasındaki farklılığın yazım hatasından kaynaklandığı kabul edilmiştir.Maddi hata niteliğindeki bu yazım hatasının mahkemesince her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, ön sorunun reddi ile işin esasının incelenmesine oybirliği ile karar verilmiş; ön sorun bu şekilde aşıldıktan sonra, Hukuk Genel Kurulu'nca işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.İşin esasının incelenmesinde;Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, sigortalının işgöremez-liği ile sonuçlanan iş kazasından dolayı açılan maddi ve manevi tazminat davasında yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Bilindiği üzere, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinde, iş mahkemelerinde açılacak her davaya, açıldığı tarihte dava olunanın, Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı sözleşmenin muteber sayılmayacağı, aynı Kanun'un 15 maddesinde de, bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı düzenlemesi bulunmaktadır.Buna göre, iş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki kurallarına uygun olup, buna ek olarak işçinin işinin yapıldığı yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır.Nitekim, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesinin gerekçesinde de “gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükümet tasarısında derpiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikametgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın medeni Kanun gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle işverenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dahili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.5521 sayılı Kanun'un 5. maddesinin kamu düzeni etkisinin ilke olarak, işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu, iş yeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır (Çemberci, M.: İş Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Güzel İstanbul Matbaası, Ankara 1969, s. 69-71).Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; 5521 sayılı Ka-nun'un 5. maddesinin işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan alacak ve hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarına uygulanacağı kabul edilmelidir.Somut uyuşmazlıkta davanın, dava olunan işveren Alf Şirketinin ikametgahının bulunduğu, Diyarbakır İş Mahkemesi'nde açıldığı, 5521 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca Diyarbakır İş Mahkemesi'nin yetkili bulunduğu anlaşılmaktadır.Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK'un 9. maddesi; “...Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır.... ” düzenlemesine yer vermiş olup, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, “...Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.”.Anılan hükümler karşısında, davalılardan Toroslar A.Ş. yönünden de, diğer davalının ikameti mahkemesi olan Diyarbakır İş Mahkemesinin yetkili olduğu açıktır.Bu nedenle mahkemece, yetki itirazının reddi ile işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir.O halde, Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğinceBOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.